yazlık sinema diye bi şey vardı !.. nostaljimi okşayıp anlattı kadim yıllar gıcırtısını duyduğum tahta sandalye de anam yanına minderini alır çocuklardan para alınmazdı ay yıldızlarla açık hava pikniği gibiydi mahallemin bahçe sineması bu imkânsız mümkünümdü site’in başına asılmış ’seni hiç unutmayacağım’ şiirini okumamla mısralara hissettirmeden bende yaşadım hüznü mutlak ki derin izleri vardır her vedanın ve zaman külü uğramaz yara üzre acır ha acır siyah-beyaz filmin final sahnesinde ’gitme’! diyemez ya kız sessiz bir hoşçakalla hafifçe başını çevirir oğlan ve yere bakar ardı adımları hıçkırığa karışır herkesin ve ’son’ yazmadan yazlık sinemanın ışıkları yanar izin vermez makinist duygu patlamasına telaştadır seyirci kimse yerinden kalkmaz gözyaşlarını silenlerle-gizleyenler kime kızacağını bilemez mutlu sona alıştırılmış kitledir tümüyle ittifakın hemfikrîyle o sözcük uğultulanır ’böyle bitmemeliydi’ çoğunluk aynı iç çekişli diyalogta ’’yaa hem ’son’ olmadı belki dönecekti çocuk biraz daha beklesek mi !? çekirdeğimiz de bitmedi henüz’’ ... .. |
Sevgi ve saygıyla...