Ey Aşkey aşk yüreğinde sakla beni sakla beni yalnızlığının içinde sen kokusu üstüme sinmiş bir şiirsin sen yüreğimin altında gizlediğim acımsın sen yalan dünyada yaşadığım gerçeğimsin kabullenemediğim yokluğumsun aşıma kattığım alın terimsin sen deniz kokumsun sen gök mavimsin sen ateşsin sen topraksın karanlık bir kalbe güneş doğar mı bilmiyorum ama ben güneşsiz de yaşıyorum düşlerde seni görmek seninle yaşamak kadar güzel ey aşk özlemin koynumda saklanmış bir karanfil gibi özlemin kalbime sıkışmış bir mutluluk gibi özlemin göğsüme dökülen saçların gibi bu yürek kime ait ey aşk kim yalansız yaşıyor bu dünyada kim maskesiz bir yürek taşıyor kim palyaço gibi yalandan bir mutluluk üstünde yürümüyor hava’nın, su’yun, güneş’in doğduğu şehir neresi bu nefes alan toprak kime ait biz neden boğuluyoruz biz neden yaşamdan uzağız bir neden sevdaya hasret yaşıyoruz ey aşk bırak yükünü omzuma çık kabuğundan bu kozalağın ömrün varsın kelebek ömrü olsun içini saran örümcek ağından kurtul yüreğini dik tut ve yürü yalansız yürü bu yolu ekmek kokusuyla sardım seni taze bir ekmek kokusuyla açlığım sen oldun susuzluğum da yüreğimi yakan ateş sen oldun küllerimi savuran rüzgar da şimdi acımız kaç çığlık büyüklüğünde biz kaç asırdır susuyoruz kaç mutluluğu rüzgar kokusunda arıyoruz kaç yoksulluğu pencere kenarında geçiriyoruz kaç çıkmaz sokakta kendimizi kaybettik ve bu sessizlik kaç yıllanmış şarap tadında ey aşk bu idam sehpası hangi cellada ait bu urganı sallandıran kim bu isklembeye tekme atan kim bu intihar süsü verilmiş cinayet kime ait bu kimsesiz mezarda yatan kim bu yalan dünyada yaşayanlar kimler ey aşk biz hangi cehennemdeyiz bu yüzümüzdeki maske kimin bize kendini tanıt ey aşk seni yaşamakta zorlanıyoruz ibrahim dalkılıç 01.04.2018 23.40 izmir |
Ne yazık ki aşkların bile çoğu zamana ayak uydurdu artık.
Derin anlamlar vardı dizelerde