Ben Senimben yüreğimle sevdim seni bir yanı yıkılan bir duvarım bir yanı sessizce çürüyen bir dere yatağı bir yanı yosun tutan bir kaya parçası ben senim kızıl bir gecenin üstünde yürüyorum üstümde fırtına sonrası yağmur damlası yüzüme tokat atan bir rüzgar ben senim çam ağaçlarının arasından geçiyorum ucu bucağı olmayan bir özlemin içindeyim yılanlar, çıyanlar ve yırtıcı hayvanlar var sanki üstüme geliyor amazon kurtları üstüme geliyor zehirli sarmaşıklar üstüme geliyor yırtıcı akbabalar ve kaçıyorum arkamdan bir pençe uzanıyor omzuma sırtımda kan sırtımda düşman eli sırtımda kör bir hançer yere düşmek üzereyim adımlarım gittikçe yavaşlıyor sonra öldüğümü düşünüyorum ama ölmüş olamazdım hala nefes alıyorum soluğum göğsüme değiyor soluğum sakallarımda ve bir kış gibi soğuyor sesim ben senim İçime inen bir yenilginin esiriyim bunca seni düşünmem bundan ben yüreğimle sevdim seni bazen ekmek kırıntısına gelen bir serçe bazen denize sevdalı bir martı bazende uçurumdan ölüme giden bir kartal oluyordum seni her özlediğimde dünyadaki bütün çiçekleri kokluyordum bütün martılara simit atıyordum sonra sokakta kalan bir it kadar korkuyordum sanki ecelsiz bir ölüm yaklaşıyordu ve cesedi kimsesizler mezarlığında kalmış kuruyan bir ot gibi kalıyordum ortada sonra kim seni unutmadık derki bana kim özlediği zaman hatırlar beni ben senim terime yapışan nefesinle sabahlıyorum yüzümde gezinen parmakların ve göğsümde başını okşayarak yaşıyorum ben senim sessizliğimle seni özlüyorum ibrahim dalkılıç |