Dörtte biri...
Dörtte biri ,çocuktu gölgemin...
Dörtte biri ,elma şekeri yani. Yani pamuk helva!... O zamanlar gök yoktu yer yoktu! Yerli yersiz büyümek vardı , tırmanmak vardı söğütün saç diplerine. Yutkunmak arada bir... Sonra düşmek , en az acıyan yerinle!. Kalmak sonra ’’hayatımdan ,çıkmanı istiyorum’’ cümlesinin soğuğunda!... Bakma , emanetti soluk boğazımda, Can kısmı semanın altıncı katından itilirdi yoksa!. Sırf ,gülebilmek içindi kırdığım karanlık camlar... İki yakası ,bir araya gelmeyen cümleler türetme telaşı. Ardına kısık sesle çağırılacak kelimeler. Ardına aynı nakarat... Aynı nota , yanlız do re mi fa yok bu rüyada! İçimden söylediğim türküleri yanlızca içimde kalanların dinlediğine eminim!... Artık dörtte üçü uçurum beynimin, Alt yazısı silinmiş her düşünce, yol günlüğü tutmakta. Tırnak işaretleri azınlıkta, Ayraçlarım hayli kabarık, Virgüller kapı zilini beklemekte... kuşkulanmaktayım! ayaklarındaki hareketsizlikden... gelmeye niyetin yok mu? Hüzün avuttu kilerdeki tabloyu... Avuçlarıma sığmayan tenha tozlarla. İçimde, seyir halinde ölüm bilgesi dolanmakta, Yırtık canımı topluyorum eteğime. En sığ köşeye saklanıyor, söğütün karalamaları... Toprağa bulaşan, dip notlar... Dal dal kuruyanlar, buluyor onu!. Serçe parmağımı onbirden sonra, saymıyorum... İşaretlenmiş sapanlar... Kırılanlar, dökülenler ,düşenler İhbarlar asılsız, bir düş sonrası. Bir önceki düş, kirli. Açma!...kirpiğini gözlerim... Aldanış kokan devrilişin çağı Sağır... Kör... Dili, yılan... Sırf, kırdığım karanlık camların bedeliydi, Yaşamadan önceki, hali... Bilge elini kolunu sallayarak, gezinmekte... Doğramakta ruhumu, camdan kırılgan tabağa. Dönmeye niyetin yok mu? Alt tarafı ıslık düşürecektin içime bulup ,ağzına dikecektim yine... Keşke ,gitmeseydin hikayemden! Dörtte birini bana bıraksaydın ellerinin, Dörtte bilmem kaçı , ceplerinde kalsaydı yine!. |
Tebriklerimle