Güz yetisi...
Bir güz yetisi, dökülmeler...
Dalından düşünce haykırış, kurur. Uzağa adanır soyu belli cümleler... En çok da savrulanlar kurar, En devrik sonları... Susunca, Bir başka okunur kahır... Bir başka dinler usta. Bulaşınca kalır bir yerinde, Yanılgının mürekkebi... Bir güz yetisi, hayat... Önce ölür, sonra yaşayan takliti yapar. Sırf bu yüzdendir, Mezarların diriyle Şehirlerin ölüyle beslenmesi, Açlık İnsanoğlunun mucizesi... Bir güz yetisi, insan olmak... Yara olmadan kabuğu özler, Kabuğa varmadan, yarayı. Sesini aynı saatte, Aynı hizada, Batıdan bırakır güneşe... Güneş, doğrudan doğar.. Sesi başkadır insanın... Çığlığı başka. Ya yaşı geçmiştir, Ya da içi. Ya adını bildiği bir sokaktadır, Ya da çıkmazlarda. Mazlumdur bazen, Bazen, gaddar. Yahu elmada kurt olur da, İnsanın olmaz mı!... Bir güz yetisi, çocuk olmak... Uçurtma, yanlızca tellere takılır sanır. Küçükken peşinden gezen karartıyı Ne sandı kim bilir? Büyüyünce, Adı gölge! Gölge mi? Bir güz yetisi, sevi... Bulmak, Uzanmak, Tutunmak, Kaybetmek, Aramak, İlk icadı bulmaktı... Hükümsüzdür!!. |
Selim Temiz tarafından 3/1/2018 3:02:42 PM zamanında düzenlenmiştir.