BABAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Pek çok şiir yazdım ama, şiir yazarken ağladığım pek nadirdir. Bu şiirimi yazarken gözlerim buğulandı, kağıdıma gözyaşlarım düştü. Kağıt ıslandı, içim kan ağladı.Ölenle ölünmüyor diyorlar ya; basbayağı da ölünüyor. Canlı canlı ölünüyor hem de. Ölen mi kurtuluyor, kalan mı? Kalanlar dünyada yas tutuyor,anılar ağlatıyor. Öleni arıyor yaşlı gözler.
15 Ekim 1986 tarihinde henüz 43 yaşındayken uykusunda vefat eden babam Muhip Erdener SOYDAN’a ithafen 28 Temmuz 2005 tarihinde yazdığım ilk şiirimdir. 16 Kasım 2012 tarihinde ise bu şiirimin devamı niteliğinde BABAM isimli ikinci şiirimi yazdım. Okumak isteyen arkadaşlar için şiirimin bulunduğu sayfa: www.edebiyatdefteri.com/siir/667743/babam.html İlginiz için teşekkür ederim. Keşke ben girseydim kara toprağa, Sen yaşasaydın baba! Yüreğimize kor ateşler düşürdün giderken… Yaşamak, ayakta kalmak, Ölmekten daha bir zormuş, Buralara keşke bir uğrasaydın, Nasihatlerine çok ihtiyacım var baba! Gitmek var mıydı ansızın, Ansızın bir başına böyle bırakmak, Bilirim, şımartmamak için, Bizleri uykumuzdayken öperdin, Sabahları evden çıkarken, Çocuklarım uyanmasın diye, Kapıyı hafifçe açar, Sessizce işe giderdin… Ayağındaki ayakkabı Sümerbank malıydı, Bizlerinki ise markalı olurdu, Çocuklarım mahcup olmasın diye, Bizlere eskimeden yenisini alırdın, Sigaranın en ucuzunu içer, Üç kuruş tasarruf edebilmek için, Hafta içinde gazete almazdın, Sen ne çok bilgiliydin baba! Biliyor musun, ben hala, Bulmaca çözemiyorum, Sen olsaydın yanımda, Yine sana sorardım baba! Miras olarak kitapların kaldı, Onlara dokununca, Sana dokunuyorum sanki, Kokun hepsine de sinmiş, Açtıkça sayfaları, Ellerinden öpüyorum… Dikili bir ağacın yoktu ama, Saygınlığın, kibarlığın vardı, Seni tanıyanlar hala anlatırlar, ‘’Baban büyük adamdı ‘’ derler, Sen hep farklıydın baba! Vasiyetin kulağımda küpedir, “Dürüst olun, dürüst kalın, Benim servetim dürüstlüğümdür” derdin, Ben senin kadar dürüst değilim, Kurtlar sofrasında adam harcıyorlar, Dürüst kalınamıyor baba! Kardeşimi on beşinde gelin verdik, Kurda kuşa yem olmasın diye, Almanya’ya, gurbete gittiğinde, Büyümeyen kızın yine küçüktü baba! Oysa kızın bana emanetti, Çaresizdim, Affet beni baba! Kara toprağa verdiğimizde seni, Ben on yedisindeydim, On yedi bin yerimden yaralandım, Her bir yarama tuz bastım, Sesimi bir Allah’ın kulu duymadı, Sen olsan duyardın baba! Amcalarım, dayılarım, teyzelerim neredeler? Herkes nereye gitti baba? Küçük kardeşimi ne de çok severdin, Daha dün bebekti, Şimdi kocaman adam oldu, Hep seni sordu büyürken, Seni yeterince anlatamadım, Kardeşlerime sahip çıkamadım, Affet beni baba! Kapımızı hiç kimse açmadı, Bayramlarda hep boynu bükük kaldık, Babam diye mezar taşını öptüm, Taşlar soğuktu, Oysa sen sımsıcaktın baba! Annemin gözyaşları hiç kurumadı, Ben gözyaşlarımı hep içime akıttım, Senden kalan yadigar saatini Halen saklıyorum, Emekli olduğunda duvara asacaktın ya, Elim gitmedi bir türlü, asamadım, Ama resmini astım baba! Yine bize tebessüm ediyorsun, Sen kızarken de sanki gülerdin bize baba! Evlendim, Ben de baba oldum, Ama senin gibi olunmuyor, Sen tatlı, sert, Ne bileyim işte, Bir başkaydın, Babalar bir başka olur değil mi baba! Sevdiğin şarkılar çıktığında, İçim burkuluyor, Ağlamak geliyor içimden, Çocuklarımın yanında ağlayamıyorum baba, Yıllar geçse de, daima yüreğimdesin, Dualarım senin için, En güzel ağlamalarım senin için, Ezelde ve ebediyette kavuşmak dileğiyle, Seni dünden de çok seviyorum, Baba! Baba! Babam… Vecdi Murat SOYDAN 28 Temmuz 2005-Mihalıççık/ESKİŞEHİR |
Merhaba,
Nefis bir paylaşımdı ! Duygu seli bütün yürekleri dolaştı !
Emeğine yüreğine bereketler olsun !
Saygılar !