YÂRŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ama ayaklarını seviyorum… Çünkü onlar; toprakta, rüzgârda, sularda yürüdüler… Beni bulana kadar… Pablo Neruda
Onunla mutlu olabileceğine inanıyordu, artık bir araya gelmeleri imkânsız göründüğü halde. Jane Austen Yangınlardayım yar, Buram buram yanıyorum, İnceden inceye tütüyorum, İnce bir sızı var yüreğimde, Tükeniyorum… İnceden bir yağmur yağıyor içerimde, İnce ince gözyaşlarım akıyor içime, Bitiyorum… Her günün gecesinde, Bin bir kez can çekişiyorum, Ölemiyorum yar, Canımı alır mı ki yaratan? Ölmek midir ki kurtuluş yolu? Oysaki ben, sevgi denilen aşk denizine daha önce hiç düşmemiştim. Şimdi, kılıçlarını kuşanan bir cengaver misalidir sevginin adı, İnsafsızca çekmiş kılıçlarını, yaralı yüreğime saldırmakta, Kanıyor içim, Ölemiyorum... Keşke bir atımlık sevda olsaydı benimkisi, Beni şakağımdan vursaydı hasret denilen cengaver. Direniyorum, Teselli olmuyor gözyaşlarım, Ağlıyorum, Görmüyorsun yar, Görmesen de, duymasan da, hissedebiliyor musun beni? Yoksa sen de, Sen de benim gibi ağlıyor musun? Kıyamam sana, Gözünden akan bir damla yaş, cihana bedel, Sen üzülme yar, Ben acılarımı panzehir yaptım, acılar yumağı içimde, Yarama tuz misali basıyorum her gece can çekişirken, Kanıyor içim, Kapanmıyor yaram. Özlemin, bir mıh gibi tutsak ediyor beni, Çıkmaz sokaklar içinde gezinen bir avareyim şimdi, Aşk benimle köşe kapmaca oynuyor sanki, Yenilen hep ben oluyorum, Kırk yıldır hiçbir zafere imza atamadım ki, Şimdi mi zafer kazacağım? Benim sevgi adını verdiğim sırçadan bir gönül sarayım vardı, Görmediğim ve adını bilmediğim bir prensesim yaşardı içinde, Kimselere göstermezdim, gizlerdim hep, Şimdi göz dikmiş kahpe gözler! Ele geçirmek için Bizans oyunu oynuyorlar, Ben kırk yıl saklamışım hain gözlerden seni, Verir miyim yad ellere yar! Kanma ne olur, sen de bu oyunlara gelme, Benimsin, canımsın, ruhumsun, Beyaz atlı bir prens değilim, Siyahlar içinde varlığım, matem tutar her gece, Kirlendim yar, Nasıl gelirim yanına, bu kirli, bu kokuşmuş halimle? Bakir bir orman olmak isterdim, bakir bir nehir, İlk sen ayak basmalıydın bana, İlk sen yıkanmalıydın nehrimde, Olmadı yar, Pislik bulaşmış her yanıma, Temizleyemiyorum... Zamana mı esir düştü hayallerim? Hayallerim ki, nefes dahi almadı bir gün olsun, Oysa, geçmiş zamanı geri getirmek, Çekip almak, zaman döngüsünden kurtarmak isterdim seni ve kimliğimi, Ayağının altına sermek isterdim tüm benliğimi, Sadece senin basıp geçmene izin verdiğim patika yol olmak isterdim, Şimdi, basılıp geçilen bir virane ana yolum sanki, Gönlümü ilk senin keşfetmeni, Ve otağ kurup, gönül sarayıma yerleşmeni isterdim, Olmadı yar... Yangınlardayım, Yanıyorum için için, Tütüyorum, Benimle olmanı istesem de, Tütsü kokusu sinmiş her uzvuma, Yaklaşma yar, Bulaşmasın sana da pis kokum, Bitiyorum… Oysa seninle başlamak isterdim ilk güne, İlk geceyi seninle yaşamak, İlk seninle uyanmak, İlk seninle nefes almak, İlk seninle mutlu olmak isterdim, Olmadı, Bittim yar! Bittim ve gittim mi? Hayır! Ben her şeye rağmen varlığınla yaşamaya razıyım, Sevgidir bu, Aşktır, Tutkudur... Çünkü amacım; milyonlarca damlada mutluluğu aramak değil, Milyonlarca mutluluğu bir damlada yaşamayı istemektir, Damlam olur musun yar? Olur musun? Gönlüme akar mısın? Yanıma gelir misin? Elimden tutar mısın? Hep benimle olur musun? Şunu da bil ki yar, Çevremde çok yıldız olabilir ama, Sen farklısın, Ben seni gönül gözümle sevmişim yar, Ben seni seçmişim, Yalnızca seni, Çok şey mi istemişim? Vecdi Murat SOYDAN 24/05/2009 Isparta |