KURTUBADA AŞK
göç yollarından ulaştım sana
palmiye ağaçları altında kurtuba kokusu sürmüştün boynuna mandalina bahçelerinden geçen yolcu gözlerinin kentine kurak yağmurlar düşüyor sende sürünüyorum hayatın uğultusunu ırmakların çağıltısını sende yaşıyorum çocukluğun hikaye anlatıcıları sokağın başında kokulu mendil tutan tütsücüler gölge oyunları vardı bizim sokakların gün ışığında düş satıcıları mavi balonları elimden kaçmış hayatın temkinli bir kale gibi sığınıyorm kentine mandalina miskleri sürüyorsun tenime ölüm ve zafere hazırlanmam gerek şehirler çehreler kelimelerden geçerek cüzzamlı bir semt gibi taşıdım seni içimde mandalina kokulu sevgilerden kalan ne hüznün çıplak ayak sesleri şehrimi meçhul bir limana dönüştürdü penceresiz evler bir sığınak sunacak mı bize labirentinden çık gel ey yabancı elhamranın lal renkli çıplak duvarlarındayım avlular ve alacakaranlıklar taçlandırdı yüreğime bu sevdayı ben sende avlulara açılan pencereler düşledim şadırvanlardan akıp giden sularda büyüyen halkalar kuyularda sakladım günün ilk ışıklarıyla hatıralarını mevsim götürüyor beni palmiye ağaçlarına mandalina bahçelerine kalbi mühürlü odalar verme bana uzun gece yolculuklarına çıkacağım samanyolunda mızrağımın ucu köreldi çiçeklerden taçlar yap başıma mutluluk bahçeme şerh koy dudaklarından güzel kokulu ağaçlar ülkesine götür beni Ömriye Karataş 4 Ocak 2017 |
bir çok şeyler değişmiş yazan arkadaşlarda öyle.her şey yabancı gibi velhasıl.
lakin bir kaç şiirinize göz attım . böyle kıymetli şiirlerin güne düşmemesi üzücü.
sadece kur-tubayı anımsamak dahi benim için tek başına bir şiir.
emeğinize saygı duygunuza sevgilerle...