düşmeyen..." insan kendinçe ağlarmış " öyle birden bire sol gözünden düşermiş " ici " kapkara gökyüzü bir care ağıtlar biriktirmiş koca kalabalıkta tek başına ve yalnız duraklarda kimsesizlik gibi yollar gözler bir ses gelsin umutları her yer sağır kücük yankılar kulaklarını tırmalar bir iç sesle konusup yeni bir kendini yazar anlamsızlıklar üzerine sadeler biriktirip renkler bulmaya calısır ama hep ortadadır " üzüntüler" asla değismez bu sehir boyası düşmüs kaldırımlar gibi üzerine gelir yavasca kaçmak istersin kıyısında bir özgürlük türkülerine yeni bir iç ses edinirsin tutulduğun "onur"un üstüne yeni bir elbise gibi cıkarmak istemezsin yüzün eğilir gözün düşer bu kırgınlklar sayısız bir ruhun parcalarını toplamak gibi gelir her söz ağır her ses derinden acıtır , özün eğilir "gurunun" kapanır renk renk pencereler acmak istersin paylasılan her duygunun birer kopyasıdır ,önemsemek bir cosku kaplar yüzün acılır derin sancılar ufanılır bir mecra gibi yeniden doğarsın anka kuşu gibi külünden yeni " can" yaşatırsın tek bir yüreğinin yoktur,icinde senden büyük sevgiler dolaşır yaşarsın işte huzurun mutluluklar ve neşe icin büyürsün onunla her yer simdi sensin her bakışda bir göz her yerde senden kalan bir anı sokaklar büyür yollarında eskimeyen kaldırım izleri bir koku binlerce tad ama sen hep onun gününü arar dolaşırsın baska bir resimde baska bir müziğin ritminde titreyemezsin senindir kanayan yanların onundur eskimeyen "ruhu " göz görüntüden dil uzaktan mana içten görür dipsiz kaldığın her yalnızlıkta bir el atan olur yorgunluğunu alan bir cift söz bir umut bulunur damla damla düşen her duyguda bir ad "süzülür " düşürme beni ey zalim hayat tutunamadığım bu elller benim ağlatan bu gözler derin icimde nefes alan bu ruh senin incilte kırma ve unutma benim senin gibi "yüreğim" var acıdan kalan günlerimin haşretten dağıldığım her an icimden düşüremediğim bu "sevgi" bana yardım et doğumum neşeşi bu gün toprağını ellerimle temizledim yağmurlarla ışlattım çiçeklerle bezedim beyaz örtünü adını sildim o siyah yazılarla silinmeyen kaderini bir "dua" geldi icimden tüm acılara üfledim lütfen "dağıtma" beni parcalanan onurumda yalnız bırak uykusuz kalayım icim nefes alsın günüm rüzgarlı öyle bakma lütfen acılarım karanlıktan büyük üzme derinliklerimi sessizlikle kapladım yüzeme vurduğun her kırılgınlıkta biraz daha düştüm yedi kat yerin altı oldu odam tahtalarla örtüldü üstüm basım üsüdüm ben hep biraz üsürüm sende üsüme benim gibi "üzülme" gitdiğinde gökyüzüm yağmurla düştü icime bir rüzgar esti ağlayan ve ağlatan gözlerime yüzüme vurdu parlayan mavi simsekler sineme yapıştı acının ismi olan "gidisin" ben hariç herkez siyahdı üzerimde kırılan çiçekler sapsarı bir günde sessizlik yerlerde yaprak sesleri "elim" gökyüzünde sen derin bir odada beyaz sayfalar gibi" dört yaprak" her yerde binlerce suskun ve durgunluk bir ceşme ıslanan toprağın üzerinde beyaz yorganın altında zamansız bekleyen feryat gövdende yeşilçe acan beyaz yaprak her bahar gökyüzüne bakan "umutca " yeniden doğan cemre gününde unutulmayan en derin uykuda ruhun hala yaşayan odaların duvarlarında yüzünün berrak gülümsemesi tavan arasına gizlenen hatıra, unutulmayan zamanlarda beni yerle yeksan eden sacımı basımı yolduran tek" acı " " yaşamak durgun suda gölgesiz kalmak gibi " "bazen acıtarak alır imtikamını " "bazen ağlatarak damla damla " "bazende imkansız bir günde " ama sen hiç " üsüme " kal hep sıcaklığınla... |