Cinayet gecesive hüznü sürükledi saçlarından sarı benizli güz davudi sesiyle gürledi rüzgar dizildi dokuzuncu boğuma yüzümün kuytularındaki acılar ürperdi kent ay boğulurken göz kırpan uçarı yıldızlar gerildi çarmıha umudun kanları sel olup aktı sokağa duvarlar acılı sızılı akıttı gözyaşını düştü gökyüzü düşler üzerine asılı kaldı havada rengarenk gülüşler üşüdü soğuk kaldırımlarda boynu bükük hayaller... koptu takvimden sararmış bir yaprak kurban oldu aşk zamana… ağıtlar yaktı siyah yemenili gece ah edip dövdü dizlerini içimdeki çocuk halâ umudu kesmeyip saf duygularla seslendi “eller üzerindeki bu sandıkta yoksa”… ( naftaline sarılıp baharda yeşerecek sandığı aşkın çoktan toprak genzine kaçmıştı oysa)… AA |