LANETLİ ŞİİR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Zaman bazen öteliyor insanı aslında hicap ettiklerimizi görmezden gelip haz ettiklerimizi kolluyoruz. Şiire dair yolculuğun da nüansı yine iç sesin emrettiği o dokunuş. Kelam da yetmiyor bazen hele ki hayatın anlaşılmazlığında belki de anlaşılmazlığımızla teselli buluyoruz. Sevmek bile yetmiyor aslında insan öncelikle kendine yetmiyor ve yetmek istediği bunca insanı daha bir önemsiyor. Bir parantez açtım kendimce ve yine en ağır eleştiriyi kendim bizzat yapıp daha aydınlık bir açılım getirmek adına şiirime yine yalın olmak adına da kendime verdiğim sözün arkasında saf tuttum dizelerde ve beğeninize sundum kendimce. Üstelik şiir yazdığıma dair bir kehanet bile yok aklımda zaten yolun hangi yakasıysa varmayı dilediğim bir o kadar da keyifli bir yolculuk sizlerle olan paylaşımlarım. Gelişim de bilgi de sonsuz bu anlamda sığındığım siz dost yüreklerdir hayatı güzel kılan ve bana güç veren ötesinde sebepsiz sevmeyi şiar edindiğim. Eleştiri ve yorumlarınız başımın tacıdır. Sevgilerimle. Görme özürlü olmayı dilediğim ilk oluyor: İlkimde sakladıklarım, İliklediğim güncelleşmiş yaralarım. İlkimde tutuklu kaldığım Bir de kıblemde Tanrı tarafından unutulduğum. Gök kubbede asılı kalmayı dilediğim İlk değil oysa. Bir babam öldüğünde Görmüştüm rahmetini fıtratın Bir de annem kollarımda Can çekişirken Ölmeyi dilemiştim Hem de ondan önce. İlk şiirimdi yüreğimi kundakladığım; Bir ay dede vardı masalımda Bir de tombik elleri O yedi yaşındaki saf kızın. Utandığım ise saklı hala dünümde Kimselere okumadığım Ve yırttığım ilk şiirim. İlk aşka ramak kala Adını bile bilmediğim Belli ki avutmuştum kendimi kendimce Kanıksadığım değil ama Lades dediğim peri masalım. İlkin de ilkiyim işin aslı Son demeyi umut edip Hala başa döndüğüm; Çarşı pazarı lav edip Kendi cennetimi yarattığım Şu lal şiirlerimde Gazap yüklü zulmün de mimarı Olsa keşke dediğim Söylemeyi bilmediğim yalanlarım. Şerri bile hayra yorduğum Yorgunluğumu mimleyip Gönül gözüme direndiğim her gün Ve her yeni sahne. Başrolde hüznümü sabitleyip Mutluluk dilediğim Arka perdede Çemkiren hayatın da Attığı son çelme. İkindimde bile akşamı buyur ettiğim; Gölgemde hayatın zuhur ettiği Bir yanılsama mı yoksa Şerh düştüğüm geceye, Şekli şemaili olmayan bir hale biçiminde Kaykıldığım eksende, Kandığım döngüde Karman çorman aklımın Takılı iplerinde Yine içime buyur ettiğim Nice çocuğun da Sönük neşesi aklım sıra Ki; Çoğu çocuktan daha çocuk Bir özür bileyip de Bilmediğime saygıda kusuru eksik etmeden Bir de yeni yetme bir sevdayı Ellerimle öldürmeden Gerisin geri kaçtığım. İlklerin indindeyim aklım sıra Aklın imlerinde kayıp üç beş nota Kadar da girizgâhında ömrün Bir şiir dilediğim Esin perimden bana sunulan Bir aşkın da mimarı iken Yazmaya dair Belki de öfkesine beşerin yenik düştüğüm her şiir: Yine derdim tasam da hep kendimle Bu yüzden avuttuğum gönlün Tek tesellisi saklı Aklı evvel şiirlerimde. Şiirden öte bir yol varsa Beri gelsin de söylesin Adını bilmediğim sair insan Ve sayısız lehçe Asla da dokunmadan içimdeki yaraya Yanık kelamın varsa yoksa Tüm gayesi Yine mutluluğa denk Şu üç beş dizede Aklım sıra Kendimi avuttuğum Belki de günahlarımı büyüttüğüm Sözüm ona sayısız imgede Bir parantez açıp Kargacık burgacık hüznün suretine Bürünmeyi meşk edindiğim, Sevdiğim kadar sevilmek de değil Artık tek derdim Hele ki küpeştesinde şiirin Az sonra ikram edilecek zehrin Tek içiciyim Kendimden kaçtığım değil de İblise yakalandığım Bunca lanetli şiirde. |
sevilmekte değil
artık tek derdim
helede küpeşte sinde şiirin
az sonra ikram edilecek zehrin
tek içicisiyim
harikasın
tebrikler
kal sağlıcakla
bundan sonra seni üzmemek adına
ölçülü yorum yapacağım
ne olur bana küsme