İdam Fermanıgözlerim nemli bakıyor yine dünya bir sis perdesi aralıyorum perdeleri kalbinden vurulan bir kadın var karşımda sesinden çok sessizliğinde saklı her şeyi acılarından çok, yüreği yaralı bir çocuk uykusunda konuşuyor köpek seslerinden korkmuş sarhoş seslerinden ürkmüş bir çocuk uykulu gözlerinden öpüyorum çocuğu sonra masum bakan gözleriyle karşılaşıyorum kendimi çocuğun kollarında saklıyorum nasılda güvenilir bir sıcaklık nasılda içten bir sevgisi var yıkık düşlerde nasılda ezgiler çalıyor insanın içinde depremler yaratırcasına en ince duygularından vuruyor sonra sanki en yalnız saatleri seçiyor unutulmuş bir köşe başı kadar soğuk ellerim ve en onursuz aşk kadar susuyor içimdeki ırmaklar ve sessizce boğuyor azgın sularında gözyaşlarım beni sonra bir idamın saatine yaklaşılmakta gecenin en karanlığına darağacı kuruluyor sokaklar sisten geçilmiyor ah keşke vazgeçebilse insan seni sana bırakıp senden vazgeçebilse gittiğim her yol sana çıkıyor ama ben bütün çıkmaz yollarda kayboluyorum sabaha sızarken şavkı bulutların bir mavilikte buluyorum seni gözlerin yağmur yağmur bakıyor gözlerime hiç bu kadar ıslanmamıştı gömleğim hiçbir tabelada yazmıyor adresin ama kuruyan bir ırmaktı yüreğim her şeyi sen kadar çok sevmişken her şeyden gittin, benden gidemedin bende gidemedim senden attığım her adımda sen varsın yürüdüğüm bütün sokaklarda sen aldığım nefeste sen kalbimde sen varken ben senden nasıl gidebilirim ki nicedir göğsümde bir sızı var kan kusar gibi öksürüyorum martıların ayak izlerinde seni arıyorum ve yüreğime sus demekten korkuyorum ya bir gün yüreğimde beni terk ederse sen gibi, senin kadar acımasız olursa ben, sen gibi yüreğimi de af etmem rüzgar kokunu getirdikçe ben seni aramaktan vazgeçmeyeceğim belki karşılaştığımız zaman gözlerindeki yağmurlarda dinmiş olur ve bu kentteki sis dağılır ve sen saçlarını rüzgara bırakan bir kadın olursun bende seni yüreğime alıp bütün dünyanın gözü önünde yüreğimin idam fermanını imzalarım ibrahim dalkılıç 22.10.2017 23.15 izmir |