ANI YAKALA!
Sonbaharda, kara kuşlar iner uyuyan şehire
Heryeri yosunla kaplı, eski bu evin bahçesine Dar penceresinin altına yuva yaparlar Eskiden güzel şimşirlerin olduğu bu yerde Kimseler yaşamıyor artık Eski kuşaklarda ki o farklılık Bu zamanlarda yok artık İki kat arasına yerleştirilmiş, Örümcek ağı kaplamış, gıcırtı çıkartan merdivenler Bahçesinde yeşil sarmaşık büyüyen Büyük bir arazi üstüne kurulmuş, sessiz, eski kırmızı ev Ve yapraküstünde çürümüye bırakılmış yüzyıllık bir çınar, Duyuluyor dışardan yaşlanmış, acı çeken iç sesi evin örümceklenmiş koridorlarında Ebedi uykuya girecek besbelli Anı yakala! bir dünya inşa etmek için, dedi Anı yakala, bir çiçek, bir kelebek, bir böcek gibi Kaybolmak istemiyorsam bu enkazda benim gibi Anı yakala, vakit varken! Günün tazeliğini tat, güneşin sıcaklığını hisset Herşeyi yaşa zaman varken farket Pembe hayaller seni kandırmasın Kendini sev ve gerçekler ile yüzleş, Dünü düşünmekten artık vazgeç Tek başına saydığın şeyleri tekrar et Anı yakala ve olduğun gibi hareket et O an ile birlikte zamana yolculuk et. |
Dünü düşünmekten artık vazgeç
Tek başına saydığın şeyleri tekrar et
Anı yakala ve olduğun gibi hareket et
O an ile birlikte zamana yolculuk et.
Bravo... aynen ben de öyle yapıyorum. HER ŞEY DAHA GÜZEL OLACAK isimli bir yazı yazmıştım. O yazımda da şu ifadelere yer vermiştim.
Bana mutsuzluk veren, beni üzen ve karamsarlığa iten her bir şeyi hayatımdan çıkardım. Dinlediğim müzik türünü dahi çöpe attım. Şimdi, ruhumu dinlendiren müzikler dinliyorum, doğa resimlerine bakıyorum. Doğada geziyorum. Caddelerde saatlerce yürüyorum. Kuşların ötüşünü, kedilerin miyavlamasını, kelebeklerin havada uçuşmasını gördükçe mutlu oluyorum. Rüzgarın sesini dinliyorum. Daha önce nasıl da fark etmemişim. Rüzgarın sesi meğer çok güzelmiş. Arı vızıltısını hiç bu kadar yakından fark etmemiştim. Çiçekler de bir harikaymış, hepsi de rengarenkler ve çok güzeller. Kaynağından akan pınarları, derelerden geçen suları hiç bu kadar güzel görmemiştim.Meğer pınarların suyu ne kadar da soğukmuş. Ağaçlar,çiçekler, çimenler daha önce hiç bu kadar yeşil değildi, nasıl da görmemişim.
Çarşıda yürürken kalabalıklar bana ’ ben ’ olduğumu hatırlatıyor. İnsanlar çok telaşlı ve bir koşuşturma peşindeler. Ben ise, o kalabalıklar içinde bile kendi ruh sesimi dinliyorum. Arabaların ve insan seslerinin o gürültülü atmosferinden kendimi soyutladım. Her şeyi dolu dolu yaşıyorum. Aylar önce aynaya dahi bakmak istemezken, şimdi geçiyorum aynanın karşısına, tebessümümün güzelliğine, gözlerimin ışıltısına bakıyorum ve mutlu oluyorum. İşte diyorum, aradığım Murat’ı en sonunda buldum. İşte bu ’ ben’im. Arkadaş çevremi tekrar gözden geçirdim. Kalması gerekenler dışında pek çoğunu hayatımdan çıkardım. Kötü dönemlerimde bana manevi destek verenleri, beni önemseyenleri ve bana inananları asla unutmadım. Onları şimdi daha çok seviyorum. Öfkemi, kinimi toprağa gömdüm. Hiç kimseye kötü zan beslemiyorum. Biliyorum ki, her arkadaş aslında dost olamıyor. Dostluk bambaşka bir duygu ve değer.
Sözün özü : Hayata tutundum hem de çok sıkı bir şekilde tutundum, bırakmaya da niyetim yok. Çünkü benden başka bir ’ ben ’ yok. İşte beni hayata bağlayan esrarengiz cümle :
‘’ Her şey daha güzel olacak.’’