En Ulaşılmazbelki kağıttan gemiler yapmadık hiç belki bir gök altında yıldızları seyretmedik birlikte belki gök kuşağı kadar rengarenk yaşamadık bu hayatı ama bir umudu bir yaşama sardık çocukça hayaller kurduk kaçan uçurtmalara ağladık kanayan dizimize ağladık ama bir serçe ürkekliği hep içimizde kaldı yara derinden kanıyordu yeryüzünde çok güzel çiçekler vardı biz en dikenli olanını sevdik en uçurumda açanı en soğuk olanı en ulaşılmaz ve dokunduğunda dağılacak olanı ve sonra göğe uzanan bir buluta adım adım yürümeye çalıştık bulut toprağa içini döktü toprak bize sevdiklerimizin kokusunu verdi sonra hep bir yanılgının içinde kaldık ne kadar çok sevdiysek o kadar çok kaybettik ama en çokta umudumuzu kaybettik bir umut kolay kolay yetişmiyor biliyorsun biz hep bir palyaçoyu oynadık gülen yüzümüz ağlayan yüreğimiz oldu ne kadar çok güldüyse yüzümüz o kadar çok ağladık ağlamak güzelde hasretlik gözyaşları kurşun kadar ağır geldi sonra düz yolda düştük bin yıllık şarap içmiş gibi sarhoştuk ne önümüzü görebiliyorduk nede yüreğimize söz geçirebiliyorduk tanrılar tarafından dışlanmış tanrılar tarafından lanetlenmiş gibiydik ateş, su ve toprak aşkına şu içimdeki özlem aşkına yeryüzünde çok güzel çiçekler vardı biz en dikenli olanını sevdik en uçurumda açanı en soğuk olanı en ulaşılmaz ve dokunduğunda dağılacak olanı ibrahim dalkılıç 02.10.2017 22.30 izmir |