Ölümdü Gidişin
yüzümde yitik bir kent ayaklanması var
şakaklarımda kuru bir tene dokunuyor beni senin olmadığın bir şehirde karanlık bir mevsime yağmurlar yağdırıyor ve ben bu gece çok sensiz kaldım elim ayağım soluksuz kaç zamandır mahpus yaşıyorum kaç zamandır yüzüm kirli kaç zamandır bedenim zindanda ve kaç zamandır soğuk duvarlara sırtımı yaslıyorum seni hep giderken hatırlıyorum gözümde yaşlar süzülürken elimden umudumu alırken yüreğimden beni vururken hatırlıyorum ah nasıl öldüm nasıl bir ölümdü gidişin sayki sen sonbahar-dın yahut eylül veya bir yağmur damlası yada güneş yada şiir-din ben şiirini kaybetmiş bir mısraydım kuru bir nehir yatağında mavi bir gökyüzünü seyrediyorum elim ayağım bir boşlukta seni arıyorum nasılda yoksun nasılda sensizim nasılda içim paramparça göğsüm darmadağın şakaklarım yağmur yağmur ah nasıl öldüm nasıl bir ölümdü gidişin ibrahim dalkılıç 26/09/2017 21:50 izmir |
tebrikler efendim