SEN Kİ FITRATIMDA...
Sebepsiz kaygılarım var
Zannımca unutulduğum Zerrece inanmayı unuttuğum. Zanlar, sözler, şerler; Zamandan ırak bir yalnızlık benimki Konakladığım satırlarda tekdüze; Kerelerce aldatıldığım onca izlekte Serildiğim gönül gözünden şeffaf bir rahlede Yine şavkında aşk, Makbulümdür bil ki karşılığında ettiğim bunca niyaz; Yine şerh düştüğüm aşka biat yaşamışlığım; Yaşamaktansa rahmete susamışlığım. Belki deli belki fazlasıyla eğri; Belki yalnız belki korukların ilahında Deli fermanı ömrün ve yüreğin; Sonra da adımlayıp geri geri Varmayı defalarca ertelediğim. Ne mi isterim? Hâşâ, çok şey değil! Neyden mi ibaretim dünya denen kervanda? Elbette nezdinde bir kum zerresiyim. Mademki susmakla mükellefim Çok görme asla, yazmayı aşk bellediğim Şu köhne şiirlerimde Yüreğimle çıktığım gezintinin yüzü suyu hürmetine Bir miadı doldurup Bir de miladı aşka özenen bir şeyh vasfında Gölgemden gayri sahip olduğum Hazzın da namına yakışır bir kulsa Gönülden vakıf olduğum hidayete kucak açan Bedeni değil de ruhuyla yaşamaya doyamayan Ne isem belki de kimliğimdense Kinini evrenin lav ettiğim; Kimlere rast gelsem de demeyip İlahi Aşkın gücüne erişebilmeyi dilediğim… Bir ney tadında dizsem de notaları; Şevkine ermeyi şerh düştüğüm hüznün doruğuna Ermeyi şiar edindiğim hangi kayıpsa Kaybolana rahmet yüklerken evren; Sunumunda lal şiirlerin; Bir çelme daha takılsa benliğime Ne gam, sen ki fıtratımda Aşka biat bir özneyi nasıl yok sayarım? Densizliğin minvalinde Derli toplu olmaksa mecalsiz dönendiğim; Kıymetsizliğin nazarında büklüm büklüm Cümleleri sur bellediğim Ve yalanları sehven gömüp Gerçeklerin peşine düştüğüm gün ve gece. Zaman zaten kayıp mısraların başşehri Yalan hepten mihenk taşı Adına beşer denen canlının zaman zaman panzehiri: Bu işte miladım, sen sevgili: Görmeyi dilediğin değil de Görmek istediğin bir simgeyim belli ki Ufkunda aşka düşen nice yetimin de Boyun borcu Bir de diyemediklerime yüklenip Düşmüşsem bir kez peşine Tedirgin değil de temkinli yüreklerin Sihrine kapılmış şehla bir rahle olsam da Ölümün utkunda ölümsüz bir sure Yine aşk tadında ve beyit beyit Gömmeyi değil de görmeyi dilediğim Bunca gölgenin boyutsuzluğunda Sevme özürlü kim ise. Dilediğim değil de dilendiğime Naçar bir yürek boyunduruğunda Gülmeyi değil gülümsemeyi giyindiğim Bir çiçek tadında Bazense ismim değil de unutulduğum nice köşede Bir şarkı tadında, Ölümlü güncemde sayısız niyaz Yine yüreğin tarhına ektiğim Deli bir imgeyim, Sevgiden yana yoksun kim ise Varsın gelsin dokunsun şu kayıp ve yorgun mısralara. Gönül gözümde buyur ettiğim onca minnete de Boyun eğmem bil ki Bir de sehven yenildiğim evrende Başıboş düzenin de kayıp menzilinde Zırhımdan yoksun olamam Hele ki fıtratım aşk ve inanç ile donanmışken. Şimdilerin yoksunuyum ki düne özgü; Yarınların da kayıp kıtasıyım Andan kopuk bir iklimde serili; Zaaflarımın bekçisiyim madem cennete kucak açmış Cehennemi yaşasam ne çıkar Dünyada zaten günah boyumuzu aşmış. Zıpkın misali yürek istila edilesi; Zehrolan değil de zikrettiğim Avuç avuç umudu günümle ziyan ettiğim. Bir bense bana yakın Bir de sen demeyi unuttuğum çocuk yanım. Ne kapalı ne zincirli; Ne tutsak ne de kader kadar işkilli Tövbelerim ve günahlarım; Şükrüm ve sevaplarım, Belki doğru belki yalan; Yine de karşımdakine her daim inandığım. |
Beğendim…
............................................ Saygı ve Selamlar