Elini Kalbimin Üstüne Koy Rozaher yerde seni aradım roza bir coğrafyanın enkazında aradım yasaklanmış bir dil kadar suskundum sen o kadar çoktun ki bende o kadar uzaktaydın sonra bir ayaz vurdu yüreğimden beni roza yüreğime bir ok saplanırcasına acıdı gecelerde aradım seni, geceler uykudaydı günlerde aradım seni, günler güneşini yitirmişti roza ölümü bir türkünün içinde avucuma bırakırken sen seni gök kuşağının tüm renklerine boyar gibi sevdim sonra ihtilale uğrayan şu yüreğim postal seslerinin altında ezildi roza palet palet tank sesleri çiğnedi umutlarımı sonra bir düşün içinde aradım seni yağmur yağmur göğsümden vuruldum roza yaşama tutunduğum şu günlerde gidişin kaçıncı cezaydı ömrüme kaçıncı yok edişiydi yüreğim ağırlaştırılmış müebbet almış kadar umutsuz ne özgürlüğü düşünüyorum şu günlerde nede bir yaşamı düşünüyorum roza sensizlik pimi çekilmiş bir el bombası kalbimde çığlık çığlık sustuğum gecelerden vuruyor beni bir yaşamı sevdiğim kadar, ölümü de sevdim ama sensizlik kadar hiçbir şey acıtmadı yüreğimi roza sararmış bir yaprak gibi ve kurumaya yüz tutmuş bir ağaç gövdesi kadar sessizce bir köşede bir umudu bekledik ölüm kadar yalnız ölüm kadar acımasız bir dünyada ve bir palyaço’nun mutluluğu kadar çaresiz bir hüznü saklıyorum içimde roza sen kadar gerçek, sen kadar acı dolu sanki bir ölüm geziniyor kalbimin sığınaklarında elini kalbimin üstüne koy roza, sensizlik ölmesin ibrahim dalkılıç 09/09/2017 22:35 izmir |