Rubai...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Rubai
Rubai dendiğinde akla gelen ilk isim İranlı şair Ömer Hayyâm’dır. İran edebiyatın doğup edebiyatımıza geçen dört mısralık şiir olup uyak düzeni: aaaa, aaaba ve nadir olarak da abab şeklindedir. Divan edebiyatının bir nazım birimidir. Aruz ölçüsüyle yazılır. Ahreb ve ahrem adlarıyla anılan özel aruz kalıpları sayesinde dörtlüklerden ayrılır. Dört mısrası da birbiriyle uyaklı rubailer: Rubâ’-i musarra veya terâne olarak adlandırılır. Konu olarak: Aşk, şarap, hayat, dünya nimetleri ölüm, nasihat ve felsefi konulardır. Şiirin ilk iki mısrası hazırlayıcı mısralar olup asıl söylenmek istenen ana fikir son iki mısraya aktarılır. Şiir sadece dört mısra ile sınırlı olduğundan verilmek istenen düşünce net bir şekilde ifade edilmelidir. Edebiyatımızda Rubai şiir tarzının ustası Yahya Kemal Beyatlı’dır. Rubai nazım türüne örnek olması açısından yazdığım bu dörtlüğümü hece ölçüsü ve nadir görülen abab çapraz uyak kalıbıyla kaleme aldım. Sevgi ve saygılarımla. Yaratılış sırrı tam bir muamma, Her gizem çözülmez akan ömürden. Özünde cevheri aynıdır amma; Pırlantanın nuru, çıkmaz kömürden! ***** 30.08.2017. Turgutreis / BODRUM. |
Herşey yaratılmış anında seri,
Bu kemik bu beden bu deri,
Daha başka yanıta gerek varmı?
Değerli Üstadım,
Kısa öz ve anlamlı dörtlüğünüzü kutlarım.
Düşünmek lazım, anlamak lazım...
Saygıyla...