AŞKIN ŞÖLENİ
sedef düğmeler diktin
yalnızlığın sonbahar renkli hırkasına baş döndürücü kokular sürdün koza içinde uyuyan kelebek uykularıma ışıttın odaları eros teninle masanın üstünde ayrılıklara tasarlanmış mektuplar aynalı bir dolap odalar içinde baktıkça yenilenir yüzünde sözcükler sen sızılarıma şiir sanatı sür geri döndür uzak denizlerden fırtınaya tutulmuş gemilerimi göğsündeki renkli bulutları arala ürperen sonbahar yalnızlığıma serin mavi bir şiir sür defne kokuyor akdenizin sıcak avuçları gemilerin bordasında yitik savaşçılar dönüyoruz tılsımlı adalardan geriye sunağına adanan ölümsüz bir aşktım oysa zaman olgunlaştırır bütün acıları omzuna düşen saçlarında beyaz karlar alın yazında pas ve kül taşlar gibi yüzyıllık uykulara yatmışız çırılçıplak zamanın gövdesinde aşk denen o gizli kıyıda ne çok yanılmışız ay ışığı sonatı çalıyor gözlerinin derinliklerinde dinle sevgilim kurumuş bir ırmak gibi bekledim seni bu taş merdivenlerde yüzyıl süren masallarda yokuluğun güzelleşmiş dingin gördüm seni aşkın masalında ey sevgili sufistike kederlerde arınmış gövdeni yasla göğsüme tramvaylar geçerken hüznün şilebi denizaşırı yolculuklara çıkarken yağmurlu pencerelerde sardunyalara su verirken kavuşuruz belki sözleştiğimiz yerde nar ağaçlarının pagan yalnızlıklarıyla yaralı kuşlar misali güzelleşmiş miydi dingin miydi ah sevgili gözlerindeki beyaz kuğular ülkesi Ömriye KARATAŞ 25.06.2017 |