Saat Üç-otuzbeş
Saat Üç-Otuzbeş
Firari bir uykunun hapsindeyim yine bu gece Aklım zemheride titreyen bir gül Bir uykusuzluk senfonisi sesine uyanıyorum Karanlığın en siyahını giyiniyorum Şiirin cehennemine ilk yolculuk başlıyor: Önce sevgiliye bir sitem Sonra içinden bir türlü çıkmadığım anlamsız hayat Ve rüzgara kaptırdığım sözcükler Ardından yanıbaşımda duran bardakta çözülen mazim Film şeridini andıran hayattan kesitler Bir ara elimdeki kalemle sanki kavga ediyorum Tüm yaşanmışlıkların acısını ondan çıkarırcasına Çoğu zaman gülümseyerek küfür ediyorum Masum görünümlü puştun yedi ceddine Ve sonra gecenin is’ine bulanmış kalbime şiir yazıyorum Zifiri karanlığında kelime arıyorum gecenin bu saatinde Geceye denk düşen imgeler bir bir yok olmuş Sessizliğin cehennemi boşalmış sanki Arada bir esen rüzgarı saymazsak Kalabalıklarıma doluşuyor yalnızlık Hepsi sanki hüzün hamalı Koynumda İstifleniyor aşklar, entrikalar Bir ara sol yanıma dönüp ağlıyorum içimde Sadece acıyı hatırlatıyor sol yanım Sonra bir düş yolculuğu başlıyor uçsuz bucaksız Serinliği yüzümü yalıyor Bir titreme tutuyor bedenimi Malum mevsim kış Saat üç-otuzbeş... 04 Ekim 2016 ____/Ehmed Kardok |
Şiirin güzelliği sevda yüküyle meydana çıkmış, teprik ederim...
Kutlarım...
................................................................... Saygı ve Selamlar..