KÂĞITTAN GÖKYÜZÜ
Karanlık!
Vakit gün ortası, Görmemek alın yazısını, Zorluk değil, İmtihan gülüşünde bir mevsim. Ayrılık bu defa Hesabı yapılmamış mesafelerde, Koklamak gibi sanki Atlas esintisinde torosların çiçeğini Anlıyor musun? Öyle çok ıslak ki kelimelerim, Gözlerimden arta kalan dem’in Şiirler öldüren kızgınlığıyla Nice güvercinler izledim Ölen bir şiirin sayhasında uçarken Üstü çizilmemiş ihaneti bilen eller, Kalemsiz diyarlara sürgün. K/âğıttan gökyüzünde Taş’a yazılmış bir ferman buluyorum, Narince sürülmüş bıçak sırtına Ve Kını oyulmuş göğsümün en derinine. Bir hüzündür batmak bilmez İçimin denizlerinde Saçılmış, kök salmış yürek içinde. Hikâye uzun, Kalemim kırık, Hep nazlıdır şiirler, Ve şairler vatandır; Yalnızlığa, Bitmişliğe, Kedere, Yitirilmiş alfabeye. En nihayetin de Sevgiye... |