Zaman/sızım
Dicle gözlerinden akıyor
Ben bir avuç toprak gülüşlerinde Göğsümüzde hasretin soğuk algınlığı Ağlamıyoruz ama yerler ıslak Kardeşçe bir ses tutuyor ellerimizden Ardımızdan yürüyor Diyarbakır Rüzgar Yeni bir türkü besteliyor Söğüt ağaçlarının yapraklarından Su taşır alınları perçemli kız çocukları Hassuna’nın, Samarra’nın boyalı testileriyle Bir ben D/avuttum tüm acılarda İçi dökülmüş kelimelerin Sesi kısılmış renklerin avuçlarında Çözümlenemez bir felsefe bu Ruhum parçalanır gölgesinde ışığın Zambakların dudağında solgun Sürgün ve ağıtsız sevdaların gülüşleri Ve bir şehir kulağımda sağır Zaman/sızım Bir yangın var satırlarım arasında Bir Özlem, Delice bir hasret harlanır! Silinir saçlarımdan Mavi kelimeler Renkleri boğuyor aldanışlarım Ellerini çırpıyor üzerime ağaçlar Gri bir yaprak dökülür Haliç’in Alevlenmiş lalesinden Yüreğimde bulut salkımları Ellerim hıçkırır gözlerinden gizli Paslı bir mızrağın ucunda kurumuş Kan lekesine benziyorum Korkuyorum gözlerimdeki sessizlikten Çöl şairlerinin kalemlerine gizlenmiş Vahalara koşup duruyorum İçimdeki sensizliği susuzluk sanıyorum Göğümü arıyorum ibn Hafâcenin şiirlerinde Ağzımda bulanık bir incir tadı İç çekiyorum ölümün narin nefesiyle Elimde tuttuğum kitabın Eksik kelimelerini yazıyorum yürürken yalın ayak Sevmek eksik, umut eksik, şehadet eksik Anlamak, tamlanmak eksik Sen, sen eksiksin yazamıyorum Kalemim kanıyor Davut Daşkıran |