SONELER SÖYLE BANA EY GÜZELLİK
tomurcuklandı ağaçlar
yeşerdi umutlar meçhul sufi tükenmişliğin silahına sarıldı susuşlar soneler söyle bana ey güzellik kafesinde yalpalıyor kuş özgürlüğe kavuşacak belli ki yakın iç çekişin kedere sürüklendiği an soneler söyle bana ey güzellik korkak vicdan imgelerle örülü dünyanın çöp yığını dut kurusu bir yalnızlık naylon yaşamların atlarını durdurur soneler söyle bana ey güzellik gelmeyecek o eski çocukluk günleri atlar yürüdüler dönmediler ağırlaştı göğsümüzdeki yaşamsal cevher okul üniformamı çıkarıp attım dereye gökkuşağının altından geçecektik öğretecektik çocuklarımıza ölümsüzlüğü vurmalı sazlar çalan kalabalığa karşı tel çerçeveli adamların kara bakışları altında soluklandığımız sokaklarda serüvenci havamız soneler söyle bana ey güzellik gömdük onca zamanı büyüyen bir vücudun içine mütevazi törenleri olmadı hiç hayatın çöl sonsuzluğunda şavkıyan güneşsin artık soneler söyle bana ey güzelik |