YETMEZ Mİkangren olmuş bir geceydi şafağı bekleyen kuşların göğsüne tünediği bir zamanda bütün şiirleri ateşe verdim şimdi kolu kanadı kırık bir türkünün içinden geçiyorsun bulutların sessizliğinde yağmuru bekliyor toprak ve toprak kurumuş bir çöl dudaklarında bense bir şiire asıyordum bedenimi güneşin kızıllığı bedeninde ülkeler kuruyor ecelsiz yağmurlar vuruyor şakaklarından bir çocuğu ve mevsimsiz açan çiçeklerin kuruyan yaprakları boğazına düğümleniyor sen bir yok oluşu yaşıyordun beynimde kalbim ise binlerce kez ölüyordu ardından sarhoş şiirler savruluyordu parmak uçlarımda gecenin en mahrem yerinde duruyordu acılar nasıl bir durmaksa bu bir ölümü yaşar gibiydim ardın sıra bir akşam bir kadının kınalı ellerini kokluyorum bir akşam bir kadının saçlarında parmaklarım dolanıyor bir akşam bir kadının göğüs kokusunu çekiyordum ciğerlerime bir odanın içinde tek başınayım içimde dolanıyor özlemin sahipsiz-ce bir vatan-sızlık vardı üstümde sanki bütün ülkeler sınırlarını kapatmıştı kalbime dünyaya mülteci gelmiş gibiyim bir yetim-lilik yaşıyordum sanırım bu dünyanın üvey evladıydım bana sevmek yasaklanmıştı bir kere ben ısrarla kalbime bir dünya sığdırıyordum seni düşündükçe içimde çığlıklar çoğalıyordu nasıl sesine hasret kalmışım nasıl kokunu özlemişim gözlerim uykusuzluktan bitkin düşerken bile göğsümdeki acılar seni arıyordu gözlerimin yamacına aldım seni şimdi gözlerin karşımda Dicle kadar güzel şu kanayan yaramdan çek ellerini artık ayazında öldüğüm yetmez mi ibrahim dalkılıç 01/07/2017 01:05 izmir |
göğsüne tünediği bir zamanda
bütün şiirleri ateşe verdim
beğendim bu mısraları
sağlıcakla kalınız