Okuduğunuz şiir 15.6.2017 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
şimo
bir bakıma baba da evladının tanrısıydı
kanımın yollarında tanrı’nın yaratıcılık damarına rast geliyorum o zamanlar büyümeye bıraktığım ne varsa ucunu çürütüp mahcupça sulanıyordu avuçlarımın aminini sürerken yüzüme
vaktine geç kalmış gibi yeni üveylikler bastırıp kitabenin sayfalarına yağmur bekliyordu toprağına düştüğüm bahçıvan
sonra parmaklarının ucu ucuna denk gelecek bir hamurun sırtına bıraktı tanrı beni
üşüdükçe büyüyen bir geceyi islerine dolayan dumanlar erteleyip ayımı kirletiyordu gecelerimin açık kalmış pencerelerinden
neyse ki sorgudan önce kulağıma üflenen makamı söyledim o yargıçlara ama azı dişimden yakaladılar beni içime azdım
cümle yollarıma çağırmam bundandı sizleri yolumda kalın kalın ki yolumun yorganını ben çekeyim üstüme zeval görmesin gözlerinizdeki endişe
zihnin hatlarına dolanmış bir şiirin eşiğinde unutulmuş kadar sakinim buruşturulup kapı aralığını yol édip gelen soğukluğun ağzına sıkıştırmış tanrım beni sizi üşümem bundandı
okunmadan buruşturulmuş bir mecmua gibiyim kurutulmaya bırakılmış mürekkebin yanığı var sözlerimde
hiç unutmam iki bakraç deniz dökmüştü tanrım gözlerine süleymanın maviye düşkünlüğümüzü bahşederken
yetim haklarının aş’lığına imtihan diyordum zaman sıhhatsiz bir mevsim doğurdu yüzüme ve beni kuyuya bulayıp sudan atan bir his dolanıyordu rıhtımın kuraklığında
hatırımın kıyılarına rast geldiğimde kulaklarımda tanrımın pabuçlarına benzer bir hikmet ayaklanıyordu diri diri kırpmaya başladığımda kıllarımı
sen ne dersen de süleyman aklımı yoruyorsun suretinin olmaması ve yargılanacağın bir yargıcının olmamasını saymazsak ne çok bana benziyorsun
nedenini sorgulamadan süleymanın gözlerindeki maviye düştüm bilirsin süleyman beni mavi tutar
küle aşinayken bünyesi filizin damarını kesip giden bahçıvan yanım kanıyor
ben şöyle biraz uzanayım istersen sen anlat bana maviyi külden önceki makamını atından inen sanıklarımı sen anlat bana süleyman daha iftara çok var
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bir bakıma baba da evladının tanrısıydı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
bir bakıma baba da evladının tanrısıydı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Konu anlatımı ve harika imgeleriyle okuyanı, dinleyeni bir duygu seli gibi sürükleyen şiir, şiirsel kurgu , işleniş ve lezzet olarak mükemmel idi .Güne gelen bu güzellik için kutluyorum öncelikle şair.
Ancak, aklıma takılan bir kaç soruya , bizzat şiirin müellifinden yanıt bulabilirsem bahtiyar olacağım.
" Bir bakıma baba da evladının tanrısıydı " şiirin ismi. Çocuk dünyasında, baba algısı kasdedilmiş olabilir bir bakıma denilerek. Bilindiği üzere, geçmiş çağlar boyunca insanlık alemi de, doğa güçlerine, insani korkuları nedeniyle tanrısallıklar atfederek tanrılaştırmış idi. Gök tanrı, güneş tanrısı, şimşek, ateş, deprem gibi doğa felaketlerinin bu tanrıların kızgınlıklarıyla ya da sevgisiyle oluştuğu inancı... Çok tanrılı dinler, inançlar... Sonrasında tek tanrılı dinlere geldi insanlık.
Şiirde " Süleyman " olarak seslenilen kişi, muhtemelen Hz. Davud 'un oğlu olan Hz. Süleyman olmalı. Bilindiği üzere Hz. Davud bir peygamberdir. Ve Hz. Süleyman'ın da bir peygamber olduğuna inanılır. Babası tanrı değil, peygamber idi, Süleyman, babasını tanrısı gözüyle görüyor olabilirdi. Ancak, Hz. Süleyman'ın daha çocuk yaşta, 12 yaşında tahta geçerek ülkesinin sultanı oldu. ve daha sonra kendisine peygamberlik verildi. Hem sultan, ülkenin tek hakimi, hem de peygamber... Ki, geçmiş çağların Mısır coğrafyaları hemen yan komşusudur Gazze bölgesinin ( Hz. Süleymanın peygamber ve sultan olduğu bölge ) Mısırın firavunlarını anımsayalım. Ülkelerinin hem kralı hem de tanrısı olduklarını iddia etmişler ve böyle hükmetmişlerdir toplumlarına.
Geçmişi öylesine yoğun biçimde -bu gün-leştirerek geçmiş inanç ve iman biçimlerinin anlatımları , şiirsel güzelliklerin ötesinde de, farklı içerikleriyle , yol gösterici ve yönlendirici de olabilmektedir . Şiirde anlatımını bulan asıl çağrı, Hz. Süleyman'ın yolunda yürümek midir? diye düşünmeden edemedim ben.
Eğer çağrı buysa, 4 kitaba ve peygamberlerine inanan iman eden bizler ve ben, ki, elhamdülikllah , aynı 1 tek Allahın gönderdiği son peygamberi Hz. Muhammed'in ümmeti olarak, onun yolunda, onun getirdiği , tebliğ ettiği kur'an yolunda yürümekteyim. Son kitap ve son peygamber olarak da, tüm insanlığın kur'an ve Hz. Muhammed'in getirdi son din Müslümanlık inancına ve yoluna girmelerinin gerektiğine inanmaktayım.Bu yola çağırırım bütün insanlığı da.
hatırımın kıyılarına rast geldiğimde kulaklarımda tanrımın pabuçlarına benzer bir hikmet ayaklanıyordu diri diri kırpmaya başladığımda kıllarımı
Bu dizelerde ifade edilen, tanrımın pabuçlarına benzer bir hikmet ifadesi, tanrıyı insan gibisine pabuçlarıyla ifade etmek , ( şiirin isminde ifade edildiği gibi, çocuk gözüyle hissedilen o baba nın tanrısallaştırılması algısı, şiirin bütününde , tanrının bedeniyle ilgili gereksiz benzetimlere dönüşmüş.Tanrı, Allah, bütün biçimlerden münezzehtir. Ve bence bu tür benzetimler Allahın varlık ve tanımları açısından tehlikelidir.
sen ne dersen de süleyman aklımı yoruyorsun suretinin olmaması ve yargılanacağın bir yargıcının olmamasını saymazsak ne çok bana benziyorsun
Bu dizelerde ifade edilen, Süleyman'ın suretinin olmaması, ve yargılanacağı bir yargıcının olmaması ifadesinden anlaşılabilecek olan, acaba Süleymanın bir insan dahi olmayışı ve onu mahşerde sorgulayacak olan yüce yaradan Allah ın olmadığı' mıdır acaba ? Allah , bütün gönderdiği peygamberleri de dahil, bütün kullarını, sevapları ya da günahları için yargılayacaktır. Bu dünyada, ülkelerinde Sultan olan ülkelerin tek hakimi konumunda olan insanlar, Şahlar, Krallar, ülkelerinde asla yargılanamıyor, sorgulanamıyor olabilseler de, inancımız , bunların da, ahiret günü , yüce Allah'ın sorgusundan, yargısından asla kurtulamayacakları yönündedir. Bu açıdan, " suretinin olmaması ve yargılanacağın bir yargıcının olmaması " ifadesi, Süleyman 'a haşa tanrılaştırıcı ifadeler haline gelmekte. Bu da tehlikelidir. Hepimiz 1 tek yaradan yüce Allah ve son peygamberi Hz. Muhammed konusunda anlaşabilmeliyiz. Şiir , bir anlamda, büyük tezatlar ve hatta bence şirk oluşturan bu ifadeleri nedeniyle, değerli şairinin açıklamasına muhtaç haldedir. En azından benim açımdan bu böyle.
Çok uzun bir eleştiri yorumu olduğu için şiiirden, değerli şairinden, okuyucularımızdan özür dileyerek ve , yazdıklarımın, çok beğendiğim şiiri daha doğru ve tam anlayabilmek gibi bir çabadan kaynaklandığının bilinmesini isterim.
Tekrar içtenlikle tebrik ediyorum şiiri, yazan yüreği, kalemini. Saygı ile...
Değerli kalemdaşım, merakımı gideren ve gerçekten de çok değerli açıklamanızı dikkatle okudum. Çok çok teşekkür ediyorum. Şiiri çok daha iyi anlayabileceğimden eminim şu an. Bu konudaki katkınız için de ayrıca teşekkür ederim.
Tekrar kutluyorum bu güzel şiir içi güzel yüreğinizi ve kaleminizi.
Saygı ile ...
( Yoruma yanıtınız ekindeki şiiriniz de harikaydı çok beğendim. Bu arada, Süleymana yazılmış başka bir şiirinize daha rastlamıştım bir ara da, zaman kısıtlıydı sanıyorum, üzerinde derinlemesine düşünecez zaman bulamamıştım. Şiirlerinizin genelini, çok dikkatle sindire sindire okumalıyım. Sevgiler. )
Öncelikle içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum bu değerli haklı eleştirin için hoş geldin..
--Bir bakıma baba da evladının tanrısıdır. Çocukları bize emanet eden allah’ın emri ile babaya verilen bir görevdir yaratıcılık.üreme,çoğalma’ bir bakıma’ kısmı bununla beraber büyüyen bir iç dünya muhasebesi ve Allahın var olduğunu kabul eden bir kul endişedir.tabi ki Allahın izniyle. burada çocuk gözüyle değil. babanın üreme mucizesinin, daha tam anlamında çözümlenemediği günümüz teknolojisinde bir övgüdür yaratıcılık.bu yaratma kelimesi erkek cinsine verilen bir emirdir.yani Allahın izniyle yarat.çoğal vb. burada bahse konu olan cehalet döneminin tanrı arayışı değil tanrıyı bilen ve onun kudretini anlatan cümledir.
buraya kadar anlaşıla bildiysem şiirde geçen anlamını da izah edeyim.buradaki baba hayat zaman dünya ve savaş içinde olan insanlığa yeni bir kul dünyaya getirmek ve bunun yaratacağı endişe,korku panik gibi duyguların toplamı gereğince oluşan bir cümledir.evladının tanrısı olmak.
-Ve benim dünya anlayışımı sorarsanız dünya bir çöplüktür.bazen milyonda bir temiz bir şeylerle karşılaşırsınız bazen hiç bu çöplüğe tertemiz bir çocuk uzatmak .cümleyi kurarken bile tedirgin oluyor insan.eyw
Geçmişi öylesine yoğun biçimde -bu gün-leştirerek geçmiş inanç ve iman biçimlerinin anlatımları , şiirsel güzelliklerin ötesinde de, farklı içerikleriyle , yol gösterici ve yönlendirici de olabilmektedir . Şiirde anlatımını bulan asıl çağrı, Hz. Süleyman'ın yolunda yürümek midir? diye düşünmeden edemedim ben.
Hz. Süleyman’ın mucizelerinden bi haber olduğumu ama Hz. Süleyman’la bir ilgisi olmadığını söyleyerek ve daha önceki Süleyman şiirlerimden habersiz olduğunuz üzere bu kanıya kapılmanız normal karşılanabilir. şiirle yol gösterme konusunda şiir içsel bir yakınmadır ve ilahlaştırılmış her nesneye sisteme haykırıştır. Ama bahse konu olan yol değildir.
hatırımın kıyılarına rast geldiğimde kulaklarımda tanrımın pabuçlarına benzer bir hikmet ayaklanıyordu diri diri kırpmaya başladığımda kıllarımı
--tüylerin ürpermesi sonucu kılların dik bir hal almasını ve bu çoğunlukla Allah varlığını hissederken oluştuğunu hatırlatarak ‘Pabuçlarına’ kelimesinin karşılığında oluşan hissiyatın eş anlamlısıdır. Bir hissin vücutta dolaşması asla bir suret oluşturmaz. Ürperen vücudun kıllarını avuçlarımla mest edip indirdim veya ense kısmındaki tüylerin kılların kesilmesinden başka bir anlam söz konusu değildir
sen ne dersen de süleyman aklımı yoruyorsun suretinin olmaması ve yargılanacağın bir yargıcının olmamasını saymazsak ne çok bana benziyorsun --Şiir de ve şiirlerimde ki Süleyman ismi bir hayali karakterden fazlası değildir. Hayali bir varlık olunca orada asıl kendimden ve sorgulanacağım günün mahşer kaygılarından bahsediyorum Burada yeni bir tanrı söz konusu olmadığı gibi kendimi ifade ederken Süleyman ismine yüklendiğimden fazlası da olamaz.
--Başlığın sizi bu anlamlara çektiğini düşünerek. eleştirinize şiiri çokta anlatmamak adına ama sizlerin merakını gidermek anlamında cevapladım.takıldığınız başka bir yer var ise onu da cevaplaya bilirim. Son olarak tanrıya şirk değil tanrıya benzer bir cümle değil tamamında övgü ve kul sancılarından ibarettir şiir. Teşekkürler.
süleyman
Kısıp kirpiklerimin yatağını yağına kırışık hükümler serpip dim dik duruyorum gözlerine silik bir mehdi kurguluyorken zihnimin zamanına geç kaldığını söylüyorum
demek diyorsunda süleyman demek harf ekşimesi ask yazıldığımdan değil aksadığımdan bu karamsar hal kıyafetim
demek ruhlar beden giyince tenlerine azgındılar bu da ne demek
o harf bozgunu tuz yoksunu ekşime demek diyorsunda süleyman demek yetmiyor işte kendine bir hal eşleştirip yeniden sevmek demekle olmuyor işte süleyman süleyman her açlığın karşılığı aşk’mıdır yapma süleyman fetvasına sığınanlardan olma
o harf bozuktu dedin ve biz aksamaya başladık telaşında bir damağın endişesiyle üstelik demek diyorsun da Süleyman demek sonrasında gömüyorsun bağlı olduğum harfimi ve görüyorsun Süleyman gözlerimi şimdi söyle Süleyman neden gömdün
o harf bozuktu diyorsun ve ardımdan sırıtmaya başlıyorsun demek diyorsun Süleyman demek ben kendi kendimin şarabımıyım demek
kaldırıp üstümüze şu suratsız zamanı bir uyruğun diline saklanıyoruz örtüyoruz bir müddet şuurumuzu fikrine kaynamış bir dem ve sonra kendi demine ihanet demek diyorsun da Süleyman demek damağını hırpalayıp bir harf eksiltmek demek diyorsunda Süleyman tenine başka bir aşk eşleştirip sevmek yetmiyor be Süleyman işte bu yüzden beni bahar sanıp gelenler vardı süleyman tenimde kar zemini oluşunca bir bir giderlerdi
şiirin derin mavi sularında ayaklarına tuzlu su değer gibi ufacık bir salla yolculuk. yol nereye güzergâh neeresi belli değil. sesi uzaktan gelen bir hasret vapuru görünüyor uzaktan. ufukta serap gibi sadece var-yok bir duman.
şiir; içindeki tınıda her yetim duyguyu barındıran bir ıslak çığlık o gemiye!
ıslak deyince şöyle demiştim ISLAK'ta
bazen içinden ama daha kuvvetli öksürür yetimler bazen en hafif tebessümlerde saklıdır en ağır hasarlar ve şairler ceketlerini hep gideni gelmez türkülerin eşiğine asarlar!
sesinin buğusu yazdıklarını bile kıskandırıyor şair
Kısıp kirpiklerimin yatağını Yağına kırışık hükümler serpip Dim dik duruyorum gözlerine Silik bir mehdi kurguluyorken Zihnimin zamanına geç kaldığını söylüyorum
demek diyorsunda süleyman demek harf ekşimesi ask yazıldığımdan değil aksadığımdan bu karamsar hal kıyafetim
demek ruhlar beden giyince tenlerine azgındılar bu da ne demek
o harf bozgunu tuz yoksunu ekşime demek diyorsunda süleyman demek yetmiyor işte kendine bir hal eşleştirip yeniden sevmek demekle olmuyor işte süleyman
o harf bozuktu dedi ve biz aksamaya başladık telaşında bir damağın endişesiyle üstelik demek diyorsun da Süleyman demek sonrasında gömüyorsun bağlı olduğum harfimi ve görüyorsun Süleyman gözlerimi şimdi söyle Süleyman neden gömdün
o harf bozuktu diyorsun ve ardımdan sırıtmaya başlıyorsun demek diyorsun Süleyman demek ben kendi kendimin şarabıyım demek
kaldırıp üstümüze zamanı bir uyruğun diline saklanıyoruz örtüyoruz bir müddet şuurumuzu fikrine kaynamış bir dem ve sonra kendi demine ihanet demek diyorsun da Süleyman demek damağını hırpalayıp bir harf eksiltmek demek diyorsunda Süleyman tenine başka bir aşk eşleştirip sevmek yetmiyor be Süleyman
bu yüzden BENİ BAHAR SANIP GELENLER VARDI SÜLEYMAN TENİMDE KAR ZEMİNİ OLUŞUNCA BİR BİR GİDERLERDİ
Toprak kokusuna bürünmüş ateşle işlenmiş bahçesinde yetiştirdiği rengârenk mavilerin düşlerini tek tek derdirdi aslında okuruna değerli bağbanımız.
Keskin virajlı, gün görmemiş imgelerin en çok da " içime azdım " - " sizi üşümem bundandı" gibi fiilimsilerle oluşturulan şiire de çok yakıştığını düşündüğüm anlatım dili etkileyiciydi.
Anlamsal açıdan Hz. Süleyman Peygamberin gücüne atıfta bulunarak , şairin bilici ve kahin olarak bilindiği yönleriyle bir bağdaşım kurarak pencere aralayan ,sığ olmayan oldukça derin bir sudan yol alınmış olması da şiirin çıtasını oldukça yükseltmiş.
Atıfta bulunduğunuz güzellik nazarınca büyüsün şiiriniz ve yüreğiniz.
İyi ki okuyoruz sizi.
Gönülden tebrik ederim değerli eserinizi. Selam ve saygılarımla.
Şükran AY tarafından 6/16/2017 7:18:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
süleyman… bazen harf közleyip şiire sunarsın süleyman yüz düşürür sözcüğe ama lütfen ay'a küfür etmeyin dedi zira ay değil lekesi siz olursunuz dolunayda
süleymana göre tanrının rengi ya siyahtı ya da beyaz ve iki önermesi vardı bu cümlenin siyahsa beyaz düşleri kullarına kurdurturdu ama beyaz ise beyazı ne kadar kirletirdiye kulları sabırla beklerdi
kar zamanı geçeli vakit saymadığımı söyledim.yüzünü asıp aceleyle içeri girdi tatahtaların mat sesleriyle oynaşan çeliğin sesine kulak kısıp hıncının fikrinde nasıl bir yol oynadığını çözmeye çalışıyordum ki adımla seslendi.adımı söylemişti, oysa hiç söylemezdi adımı süleyman. hatta o kadar çok olduki adımı ondan duymamak galiba ilkti bu .divane olmak mı şemsi çıldırtır imame olmak mı mevlanayı dağıtır soruya cevabım yoktu…
süleyman papuçlarına bile isimler verirdi.sakallarında birkaç tane beyazlaşmış kılın bile o zamanlar isimleri vardı.gerçi sonra kalabalık bir aile olunca isim vermekten vazgeçti sadece beyaz haçlılar diyordu çok fazla kaşıyınca sakallarını.işte uzamış sakalın o tatlı kaşıntısıydı adına anmak derdi
Bana neden kızgınsın Kar zamanından önce şu serçeler üşür ağaçın tepesine bir serçe evi yap demedimmi sana. Hakklıydı ama ben şiir yazdığını sandığım için düşünememiştim .nerden bileyim altı dolu mısralarla yoldaşlık ettin bana yol ve yön buldum serçelerin evi yokmuydu bielemdim şimdi…
Geçen sonbaharda bana yaprakların bir barınma evi var dediğindede aldırış etmedim Sonunda da hep şunu söylerdi ‘kim bilebilir insanın barındığı yerin beklentisini’kimseler bilemezdi Ama şunu da savunurdu.konuşan insanlardan korkma derdi.konuşan insan kendini ele verir.bu hırsızda olsa ititraf eder söylemek istediğim insan fügürü olması istediği durumun cümlesinde açığa çıkartır Açığı olan cümleleri bul ve onları onlardan önce anla derdi
Kızgınlığını nasıl alırım diye şehre doğru yola koyulurken bir yol üstü yalnızlığın bıyıklarında dağılan sıgara dumanı gibi dağılan o buğulu hışırtılı ses tonuyla seslendi . akşam yemeğe kalacakmısın. Evet dersem kızgınlığı geçermi diye düşünürken tekrar seslendi bu defa ürküp ve kekeleyerek evet dedim.
Süleyman düz ve yassı büyükçe bir taşın altına ateş atıp öyle yapardı yemeklerini . taş üstünde yemek mi yapılır diye bakmasın gözleriniz.taştan bir ocağı vardı belkide yemeklerini de özlediğim için evet dedim.süleyman telaş ettiği zaman, yada telaşlı bir anısını anlatırken tırnaklarının altı terlerdi o zaman uzuyan tırnakların altına şeytan girer diyen süleyman mırıldanırdı tırnak ve şeytan ilişkisini. Tırnaklarımın altından iblisi öpüp geçiyor rüzgarlar,iblis üşüyor ben üşüyorum
Makamını severdim ne kadar öksürdüğünde dağ devriliyor sansamda güzel adam süleyman Süleyman toprakla uğraşmayı severdi gayri ihtiyari ne zaman ne yapıyorsun diye sorulsa Geldiğim yeri sorguluyorum diyip. Yüzlerde düşünce astırırdı.
Ve ben ne zaman süleymanı ziyarete gitsem şehir ve süleyman uyuşmuyordu Ve ben bu şehrin içine her daldığımda kalabalık bir kanaatti insanlar bana Ve ben bu şehirden her çıktığımda yalnızlık zanaattir bana derdi
Ben akşamın ağzıyla süleymanın ağzını bir tutarım ağır ağır işlerler bir gündüzü diğeri lokmasını hayatın
Süleymanın yorgun dizilerindeki fersizlikti şiir Dilinin duvarlarındaki mavi Kalbinin bir kalıba sokamadigi sevgi Ya sonra Süleyman ya sonra Bir nefese sıgmış onca düşün orucu açılmazmı Süleyman
orucu hangi niyetle tuttuysan o niyetle geri bozuyorsun zıtlaşım kendini doğurmak kendi yüzünde of hocam nasıl karmaşık bir doğum bir bilsen sancını denizlere dökerdin ama denizde bize dökülürdü eyw
Baba olmak her erkege bahsedilen bir meziyet gibi gorunsede gercekten baba olmak sadece adamlara ozgudur ben yirmi yil babasiz yetisen bir kiz cocugu olarak konusuyorum hayat o kadar acimasizki babasizsan daha bi aci hersey sahipsiz bir kul Dalsiz bir guvercin Catisiz ev Ve umutsuz bir cocuk Baba diyince hep icerim parcalanir Bu siirde bir babanin feryatlari ilmek ilmek islenmis Mavi sevdasi Pembe umutlari Ciglik cigliga acilari Alip goturdu beni bu siir Incilerimden bir demet birakiyorum Insallah islanmaz siirlerin Yuregine saglik
Bir baba bu kadar mi guzel anlatilir
Baba sozcugunu bilmeyen tanimayan beni bile cok duygulandirdi