Can Kırıkları
Can kırıkları toplanıp birer şiir oluyorlar
acının tahammülü yok ve kanı kaynıyor tıpkı, dikiş atılmamış yaralar gibi dokunma, canımda hâlen zamanın dikiş tutmaz ipliği. Hayat, en başta başka bir bütündü yere düştüğün ilk an o sıkıyordu ümüğü yaşamaya çalışır iken geriye sarıyor isen dünü geçmişinin çoktan sarıya dönüktür yüzü. Ve senin hâlâ elma yeşili bozmasında ise yüzün kim ne diyor ise desin, yoktur acının yüz görümlüğü fark etmiyor varsa eğer, giysin temiz bir önlüğü bilinmeyenliklerin getirdiği çamurlukların önündedir güzün. Tez gidiyor isen de yolların tümü tutuklu öyle kolay geçilemiyor konudan komşudan farz et yalnızlıklar ile doludur dört bir yan pek tabii yürüyemeyiz eteğimizdeki taşlardan. Nereye baktığının önemi yok, yok ise hayat gayesi baktığın yönde bulamadığın için peydahlanıyor sureti yıllar direksiyonu güneşe kırıyor, gölgen uzamakta canın yongası ırakların en şahanesi. Hiç değil ise bile anlamam, anlatmayın doluyu boşu boşuna ki bu nasıl kırık bir can parçasıdır, kınından çıkıyor yalnızlığıyla hayatın köpüklü ağzı, ağzımızda bıraktığı tadı elma dilimli bir acı pek doyamadık tadına, şimdi sırada ne vardı? |