Telef Hakkı" kendi mezarına dokunup gözyaşlarını süpüren kadınla hasbihâl " toprak kokan gecelerden biriydi masada karanlığın çıplak nefesi yüzü dizlerine düşmüş bir bakışın karşısında kadehler tokuşuyor derin bir konunun koyu sohbeti vuruyordu sağır dilsiz duvarlara gölgesiyle oynaşan ruhun hıçkırığı ise geçmiyor kendi içini kurcaladıkça çıkan çürük iplerin ucunu bağlayandı zaman sesinde karanlığın siyah nâğmesi dudağında keskin sirke yalnızlığın karıştığı o meze ile yanıyordu boğazın kıyıları kurtarılan sözler şiire virgül , telef olan duygular hâzin sona nokta oysa ; ne bitmez dedikleri saatler bitirilmiş ne yazılmayacak satırlar yazılmıştı üstüne gömleğini ters giyinen bir bedenin boşta kalan askısına asılmıştı göz uçları ve sırra kademdi sonrası şimdi hangi mezar taşının soğuk rüzgârı tütse burnumda aynı acı kalk gidelim diyor gidesim geliyor ey içinde kelebekler uçuşan gençlik , biz de ütüsüz gömlek giymezdik . . . ! 29/05/2017 eMİNeYZAMAN 11;11 |
nice değerli eserlere inşallah
saygı ve selam ile...