TILSIMLI AYNA
TILSIMLI AYNA
I. gülümsüyor zaman firuze renkli hülyalı bahçede sessiz kuytularda yağmur çiseli sevi rıhtımda selamlıyor çığlık martıları gemileri mavi mavi hüzün çağlayanı uçsuz bucaksız bir denizdir sevi geçmiş zaman mimozaları tılsımlı aynalardan alıp götürün beni ey yar göğsündeki kafes mimoza kokulu bahçe kuşluk vakti bengili yalnızlık II. saçları dökülüyor kamelyalı kadının kadim zamanın omuzlarına titrek ince dudaklarında mahur beste güz kuytularında pas kanatlı ayrılıkların kırlangıçları sarışın frapan bir keder rüzgarın önündeki yaprakta cumbalı pencerelerde bekleyiş tan ağartısı nicedir kendini öğüten bir değirmensin söz uzak sularda derin sızlanış söz kozasında bekleyen kelebek eşiklerde yitik zamanın tecessüsü uzak mavi kıyılarda gemiler tarhlarda derin yaraların acem laleleri tılsımlı aynalarda geçmiş zaman mimozlaları eski zaman taraçalarında meyus ateşli yıllar III. yağmur kuşları çığlık çığlığa kıyı rüzgarları getiriyor mimoza kokunu köprüler arıyoruz yeniden geçmeye akıp gittiğini bilmeden kördüğüm suların şeftali ağaçları çiçeğe durmuş mahur kırlangıçların dilinde kırık bir şarkı yabancı şakayıklar okşuyor güz sarısı saçlarını sarışın frapan bir keder mevsimin kırılganlığı nilüfer çiçekleri kuşanmış mahur dudağının bengili yangılarını sıcak ve ışıltılı ah o vakitsiz düşler nehirler büyütüyoruz ayrılıklarla bursa ipeklisi şallar takıyoruz nicedir hüzünlerimize IV. iki kanatlı ahşap kapılarda bekliyorum seni kına ağaçlarının hüznüyle boyadığımız aşk kırlangıçların mavi boşluğunda aşk bir karagöz hacivat oyunuydu aramızda çeşmeli bahçeleri olan evinizde büyülenmiş bir aynaydı zaman akşam vakti sularda yıkanan geçmiş an kale sokaktayım işte mahfil kahvesinde bekliyorum seni cumalıkızıkta sessiz bir saçak oluyorsun kuşlara iznikte yağmur yüklü sevdaların eylülü bir yarım vedadır yüzün bursa ipeklisi gün dönümlerinde turkuaz bir çinisin gönlümde hakayık ve şakayık çiçekleriyle çiçeklenmiş yağmur çiseliyor mozaik sırlı anılara leylak rengi sevincime zindan kapılar yeşim rengi gözlerinde mahur şarkılar eski zaman taraçalarında meyus ateşli yıllar V. firuze çiçekleriyle külliyelerde bekliyorum seni ürkek bir güvercin telaşı revaklı avlularda bekleneni yitiriş sağanaklarla yıkanmış seviler karanfil lale şakayık nar çiçeği nicedir suları çekilmiş bir nehir yatağısın kendini öğüten bir değirmen zamanın kuytu aynasında ulu çalgıların mahur bestelerinde aradım seni sahnenin dışındaydık hep aynaların kuytu serinliklerinde mimoza sarısı baharlarda kalbindeki yitik madalyonda ıhlamu kokulu yolların tophanede bir çay içimi anların kobalt mavisi yalnızlıklarında VI. ulu dağlarda yaralı cerensin yaralarını mahur şarkılarla sardım laden ağaçlarının gövdelerine sürdüm iznik çinisi güzelliğini ıssız bir handık işte yolcusu yollara sığmayan ipekli kumaşlar kadifeler göndermişsin meyus yıllardan trilyedeyim işte zeytin ağaçlarının gölgesinde şarabi suskunlukların lal bekleyişleriyle müşkile üzümü gibi salkım salkım saçılmış seneler gölyazıdayım işte beyaz kayıklar salınıyor sularda leylek göçü gönül ey yar üşüyorsun geçmiş zaman sularında yegah şarkılarla şadırvanlardan sular çağılıyor kuytu avlularda yokluğun bir tren penceresinden seyrediyorum yitip gidenleri manolya taflan kamelya nar çiçeği kokusu mevsimin seyrüsefer taifesi seyir defterinde akıp giden seneler dudağındaki ırmakta yitik o mahur ezgiler şeftali kokulu sevdiceğim zindanın kapıları kapalı gelemem revaklı avluların nar çiçeği motiflerinde nisyan mahfel kahvesinde bekleyen sevgili firuze sır altına siyah desenli ayrılıklar giydim ben geçmiş zaman mimozaları tılsımlı aynalardan alıp götürün beni Ömriye Karataş 27.04.2017 Bursa Osmangazi Belediyesi Ahmet Hamdi Tanpınar Şiir yarışması 2017 |