SATRANÇ TAHTASI VE PİYONLARÇıplak tenini sahte gülüşüyle kapatıyordu Gözlerinden damlarken acılar Hafif bir gamzesi vardı sağ yanağında Burnunun üstünden yukarı doğru Uzanan kahverengi çilleri masumuz diyordu Biz Masumuz Mavi gözleri ağlamaktan Kırmızıya esir olmak üzereyken. Bir cetvel adı eline Hayatında ki yanlışlarla Doğruları Ölçmek için yeter diye Düşünmüştü Oysaki ona lazım olan vicdanındaki Tartıydı ve kefeleri kocaman olmalıydı Aslında güven denen şeyi bir türlü dengeleyemiyordu Evet, suç onundu neydi ki bu güven denilen his Neden herkes onun karşısında onu yıkmak için Çabalar Neden herkes güven denen şeye düşmandı Aslıdan bir zırhtı o bahsettiği adını güven koyduğu his Yaşanmışlıklar, kafasında yarattığı kahramanlar Hep onu hayal âleminden uzaklara sürükleyip İstemediği kıyafetlere büründürmeye çalışmışlar Ve belki de onu çıplak bırakmak istemişlerdi O onların pelerinleri olduğunu Başı sıkışırsa uçup geleceklerini Hatta beyaz bir atları olduğunu Her dara düştüğünde elinden tutacaklarını düşünmüştü Duygu girdaplarında savrulacaklar masallardaki aşklar Yaşanacaktı fikrince Belki de unutamadığı hayatının aşkını Onlarda yaşamak istiyor Onlara rolleri kendi biçiyor Replikleri o veriyordu kahraman sandığı Figüranlara Onlar belki de satranç tahtası hayatının Birer piyonlarıydı Çocukluğunun kurşun askerleri. Yâda çok özlediği ama hiç seviyorum diyemediği Baba figürleri.. Kafası hayli karışıktı bu kesindi.. Tuhaf da bir huyu vardı Gizemli olmak hoşuna gidiyor Seçme hakkının kendinde olduğunu İncitecek şekilde ortaya atmaktan çekinmiyordu Fakat cesaret denen şeyin özgüven ürünü olduğunu Yaşadıklarına rağmen öğrenememişti Gizlediği şeylerin daha da farklı olduğu Olgusu gün gibi ortadaydı Aslında o inzivayı seçmiş yaşlı bir prenses Ve belki de satranç tahtası hayatının Emekli veziriydi... Gitme diyebildi dudaklarını hiç kıpırdatmadan Ama kaçınılmaz son kabulüydü Giden gitti satranç tahtası devrildi Vezir düştü Piyonlar üşüştü….. Sevgimle kal…. |
Kutlarım…
……......................................Saygı ve Selamlar...