Asker 19-Murather fırsatta yollandım Arzu Ablaya evdeki gibi sıkı sıkı kapatmak yerine bir düğme açtım ki, görünsün altın "A" bir daha oynadım.. okşadım kolyemi, “sıcacık” bir daha.. bir daha Mutlumun Afitap’ı olarak götürdüm dudaklarıma ve okşadı saçlarımı Mutlu’mun elleri mutlu gülümsedi gözleri bu hasret ne güzel bir şey yaa sanki insan bu an için geliyor dünyaya gerisi hava civa bin razı geliyorum eza-cefaya bin şükür ediyorum mutluluğa Mutluyu Yaratana rastlatana daktilo kursuna Arzu ablaya yoldaki çukura, askeri araca çukurda biriken suya yeşil elbisemi kirleten çamura .. seviyorum çok seviyorummm mutluyumm.. çok mutluyumm bideneeeemm Mutluluğuummm Mutluuummm Mutlucuğuuummm ** seviyor olmak, dünyanın en güzel nimeti “o olsa da, olmasa da” mı? evet.. keşke “gözü kara” olaydı, keşke sarılsaydı. onun dokunduğu yerlerimde hâlâ sıcaklığı sarılsaydı, öpseydi, koklasaydı kim bilir neler olacaktı içim kıpır kıpır yakalanmışlığın şaşkınlığı düşlerimden duyduğum utanç hâlâ yanında hissettiğim Mutlu kolyeden suçluluğun eşlik ettiği telaşla aklıma bir şey gelmedi sahi en başta uydurduğum yalan neydi ha.. “Arzu abla verdi” dedim yüzüm al al.. ne büyük bir şey keşfettimdi içime su serpildi büyük bir mahcubiyet içinde Arzu abla hediye etti, hediye içimde zapt edilemez bir coşku içinde “-noluyoru böyle hergün arzu her gün arzu” farkındaydı annem, bendeki değişikliğin masumiyetin, teslimiyetin, sevincin iyi de kim dese; ne diyecektim bilirim beni sever, sevinirdi sevdiğime, sevildiğime anneciğim.. sahi O’nun adı neydi.. evet mutlu! Mutluluk aşktan.. sevilmekten çok öte bir şeydi onu düşlemek, onun için için endişelenmek sevmek çok güzeldi.. şimdiye dek tanıdıklarım aşk değildi tercih edilen bir evlilikti belki ya da çaresizliğe razı gelmekti mutluluk nedir bilmiyorlardı aşkı tanımıyorlardı sevdiklerinin gözlerinin içine bakıyorlar en küçük bir yanlışlıkta ya da yanlış anlamakla-anlaşılmakla terk ediyorlar, bitiriyorlar bitiyorlardı hâlâ beraberler mi imrendiğimiz sevgililer mutlular mı evlenenler kolları bileziklerle dolu gelinler aslında sanıldığı kadar mutlu değiller acılarını etraflarına yansıtmak istemiyorlar düzelir umuduyla ha bire doğuruyorlar anamın hiç bileziği olmadı mesela altı kardeş büyüdük bir odada dedi ki; “-geçimsiz birinin yatağına yatsan, esvabını, eşyasını kullansan, gaderin onunkine benzermiş o onmadıysa, gülmediyse seninki de onmaz, kaderin gülmez gederimiş günahı obalı deyennerin boynuna emme; bilmeseler demezler de(ğil) mi başı bozulan birini sağdıç etmezler neye?” “-sen! sen ol; yanında dur emme dediklerini dutma eyi biri olsa kendi başını yakmazdı gıçının üsdünde oturudu bak o çocukcaz, anası var bobası var emme yetim.. ben öyle çocukların yanında se(ve)mezdim sizi gücüne geder zavallının” “aşk olsun anne” dedim “Murat’ın ne eksiği var, el-bebek gül bebek, Fatma Teyze de bir dediğini iki etmez” “-get bi de o’ğa sor bakalım siz birbirinizinen itişip kakışırkana böyüdünüz o çocuk masum masum bakar yazık oynaycak, gısgancak depişecek biri yok” “ben varım” deyip koştum bir bahane ile “ben varım” gidip avkalayacak, cınnatacaktım dünyada tek sahip olduğum şey.. aşkım canım.. Mutluluğum Mutlum.. |
Kalemin daim ilhamın bol olsun
_________________________________Selamlar