ellerim...
Siz kırmızı yağmurlarda
ıslanmasını bilirmisiniz bayım hiç al şimşekler sıyırdımı aklınızı kalbiniz bir kuş kadar ürktü mü alev doğurdu mu ıslak bakışlarınız bilmezsiniz bayım ateşe yüz sürmediniz yangınlara çalmadı hoyrat yüreğiniz oysa ben her gün sıkıca topluyorum saçlarımı boynumda boy veren yeşil damarlarımda ağlıyorum beş vakit Siz ne bilirsiniz ki bayım dokunaklı şarkılarda dondu mu aniden bakışlarınız aklınızı yitirmek istediniz mi ukala pazarında ya da zamanı alnınızdan silip atmayı anı kundaklamayı planladınız mı haince pusuya yattınız mi ölüme iç çekerken kurda kuşa yem ettiniz mi ömrünüzü sesiniz kısıldı mı susmaktan ya da haykırmaktan tutuldu mu nutkunuz dokudunuz mu ellerimi eğirip kalbinizde okudunuz mu avucumun ayetlerini diz çöküp gönül rahlesinde dokuyun bayım dokunun çekinmeden öpün ellerimi yeni çıkan ekmek gibi kutsayın darağacı büyüttüğüm ayalarım bir buruk intihar kokar simdi öpünde ölüverin hadi ! Rihem Nur |
Şiiriniz de kendinden emin bir adam duruşu, hayran olunan bir dağın heybetini ve özgüvenin yeniden sözlüklerde tanımlanması gerektiğini düşündüren satırlar arasında buldum kendimi. Yittim, titredim, ayak bağlarım çözüldü şiirinizin cesur çıkışları karşısında
' Siz ne bilirsiniz ki bayım
dokunaklı şarkılarda dondu mu aniden bakışlarınız
aklınızı yitirmek istediniz mi ukala pazarında '
bu dizeler karşısında el pençe durulacak bir deli cesareti gibiydi. Şapka çıkartılacak nice satır araları , iç geçirilecek imgeler. Şiir zirveye ulaşmış, şair ise hepimizi intihara sürüklüyor. Ve ben bu şiir uğruna kendimi boşluğa salıveriyorum, belki bir yerde, bir harfinde kendimi bulmanın sevinciyle. Yüreğinizin çoşkusu büyüleyici şairem, gecemin şiiridir bu önünde saygıyla eğildiğim. Nicelerine efendim. Saygılar