EN SAYGIN LEKESİYİM MERHUM AŞKIN...
Zan altında tüm hükümler,
Zannımca tekelindeyim aşk denen rüyanın: Bir yürekte saklı bir de el yazımda Naif bir tını zikredilen, Gölgelerden uzak benliğin en derin acısı Yine kerameti kayıp bir imgede, Satılmış bir cümlede Hele ki o kaygan zeminde İfrata kaçmış aşkların kehaneti. Bir dirlik bir de yok bildiklerim; Suretimde her daim çökkün bir tebessüm Kan(a)dığımsa yalan bir arya, Arındığım artık hangi yürekse Yine Mevla’mın sunumunda açtığım o rahle: İklimler biriktiriyorum sayfaların cüretine yenik mizacım, Sarıp sarmaladığım ölümlü hükümlerin de Erdiği mertebe. Sandıkça sandığa tıktığım ne çok delil; Zannımca yalan olsa da kulağıma gelen İnanmayı her dem maharet bildiğim. Geçitlerde kaybolmak bu olsa gerek Hatta yolun karşı pervazında çarpıştığım muteber Bir gönül: Açık mı kapınız, demeye meyyal bir kâfir Densiz yüreğin de mademki kalmadı mecali Ölümüne sevip gömdüklerim, Hüznü küredikçe, Sarmalında teğet geçtiklerimin de hicabı İle yüklüyüm. Kerelerden geçtim geçeli, Senli benli cümleleri unuttum unutalı En saygın lekesiyim merhum aşkın, En diri heceyim de işin aslı, Karalara bürünmüş cahil benlik; Beyazdan nasiplenmiş olsa keşke dediğimse Gün gibi aşikâr bir söylemde: Yine su akar bulur yolunu kehanetinden arakladığım Bir name tadındayım bu gece. Sevdikçe dirileceğini umut ettiğim ölü doğmuş çocuklarım Her bir şiir yine kanatlarımda kırık bir yürek sesi Her dem vakti, Her densiz kelamda ramak kalmışken mutlu sona, Ya, cebelleştiğim münafık ritmi Hayat denen perdenin de tek yolcusu: İhanet kadar sıradan, Elem kadar dokunan usul usul, Ahengini içtiğim bir şarkı kadar da uysalım bu gece. Satılmış şiirlerin paslaşan aryalarında Gönül rotamın da girizgâhında ölmeliyim En derin hüznü milat bilip En sığ yürekten dahi kovulup Rahmetin kapısına dayandığım İlahi Aşkın dinginliğine bandım hüznü. |