UZAK SEVDAM
Ne kadar uzaklardayım bir nefes kadar
yakınken sana bir gülüşünde kaybolup dağınık saçlarından yakalamak vardı seni hayatı son deminde dudaklarında kalan acı bir sızıyla bir ateş yanışında bir su içişinde her yudumda sen varken ben gidiyordum uzaklara biraz daha az daha artarken özlemim bir düşün tam orta yerindeyim az yalnız biraz karamsar en çokta sensizim dudaklarımda kalan o acı iz gibi bilir misin sen yanmanın ne demek olduğunu nefesini hissettiğinde bile sadece sözcüklerin dudaklarımda kaldığını bilirmisin işte ben o haldeyim bir nefes kadar yakınken bile çok uzaklardayım çok… |
Kalplerde zorlamaya yer yoktur. İsteseniz de, sevdiğiniz bir insandan kolayca nefret edemezsiniz. Kırılırsınız sadece. Sevilen insandan nefret etmek, ona çok güven duyulduğu halde, o güveni boşa çıkarmış olmakla olur. Kimse yoğurdum ekşi demiyor. Öyle yalanlar söyleniyor ki, yalana kılıf bulunmuş adı olmuş beyaz... Yalan, adı üstünde yalandır. Yalanın rengi pembe olsa ne çıkar, siyah olsa ne değişir?
Kalbe girdi mi bir kere ateş, yakar insanı. Herkes de öyle kolay kolay kalbe giremez. Zaman ister. Tanımak gerekir. Olduğumuz gibi ama. Film platosunda ya da setinde değiliz ki, oynayalım...
Ruhlar hisseder, gerçekten değer vermişse kalp, sevmişse, hisseder ruhlar.