Umudum
Kapıyı vurup hızla dışarıya kaçmıştı kadın.
Karanlığın içinde yok olup gitmek görünmez olmak istedi yüreğinden. Ardında bıraktığı kendisi mi, gençliği mi, yoksa anıları mıydı.? Yürürken hakim olamadığı göz yaşları, acıları mı, yoksa pişmanlıkları mıydı.? Amaçsızca yürüdü karanlığın onu yok etmesini istercesine. Kime gidip sığınsaydı, derdini kime anlatsaydı.? Yüreği kor gibi yanarken, öfkesi dağları aşarken nasıl da suskun kalıp kapıyı ardından çekip gittiğine kendisi de şaşırmıştı. Geride bıraktığı yok olan anıları mı, yoksa acımasızca yaşattırdığı anların intikamı mıydı.? Geçmişin anıları içini böyle acıtırken geleceğe nasıl umutla bakacaktı.? Kırdığı zincirleri kimle dolayacak nasıl umut edip yaşayacaktı.? Sabaha kadar deli gibi karanlıkta kaybolmak için dolandı. Günün ilk ışıkları ile acısı daha da gün yüzüne çıkıp arttı. Çareyi çaresizce kadehlerde aradı ama kendine geldiğinde aynı acı kor gibi yüreğini yakmaktaydı. Nefret, intikam, acı hayatını bulandırdı. Ümit etmek, umut etmek sevmek, özlemek, beklemek ne zamandı, hangi zamana kalmıştı bir türlü bulamadı... |
Kalemin susmasın
__________________________________________Selamlar