2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
2984
Okunma
sanki bir girdap yeri içim,
bir varla, bir yok arasındayım.
ve koca bir denizin ortasında,
yüreğimin dibine kadar batmak üzereyim.
yüzyıllık bir özlemin yükünü taşıyorum içimde
tam göğsümün ortasında seni özlemekle geçiyor günlerim
göğsüme dokunuyorum
saçlarını okşar gibi
saçların bir coğrafyanın ağıtlarıyla dolu
ve yasak bir dil kadar cesur
ve bir o kadar da acı dolu
ve biliyorum ki
bir kadını ilk saçlarını okşamaya başlayarak seversin
saçların göğsümün üstünde sırat köprüsü şimdi
ve biliyorum kayıp bir cenneti arar gibi
aradım dudaklarını
aradım ellerini
ve göğsünü
ve omzunu
ve tenini
ve tırnağını
en kırılgan kirpiklerinden tut
göz yaşlarına kadar
oysa bir cehennemin içindeyim
bir denizin en derinlerinde boğulur gibi yokluğuna
en karanlık gecelerde
ve çıkmaz sokaklardayım
aklımda sen
içimde
hücrelerimde
ve boynuna sarılmışım
kokun bir nefes kadar çok
ve bir kalp atışı kadar içten
şimdi bir kalabalığa karışırım
bir karanlığı üstüme örterim
yahut bir sokaktan geçerim
ama sana aç, sana susuz
ve sana gitmeliyim
çıplak bir çocuk kadar masum
ve bir çocuğun ilk kalp atışı kadar yaşam dolu
mavi yolculuklarım hep sana
kıyına vuran her dalga yokluğuna olan çırpınışlarım
bir girdabın içindeyim
ve bir kadının ilk defa okşanan saçlarına
parmak uçlarımla dokunarak seviyorum
hadi şu kara bulut içini dökmeden
yak içimdeki kandilleri
ibrahim dalkılıç
06/03/2017
20:30 izmir
5.0
100% (4)