Kimliği Yok Bu Yaranın
yüzüme dokundum
sakalları uzamış yüzüm kırılırken kış çözülürken karlar yüzümde sert bir poyraz ve kimliksiz kuşlar uçuyordu gökyüzünde adı yoktu bu yaranın kabuğuna sarıldım kimliksiz, dilsiz, ülkesiz çıplak doğdum çıplak öleceğim ya yanarak yada toprak altında çürüyerek tanrının kutsadığı bir insanım ama cehennemi taşırım yüreğimde şimdi hangi acıya merhem olayım hangi yaranın kabuğuna dokunayım soluk soluğa abanarak sesime avazım kısılıncaya kadar seni aradım bir kangren gibi sesimde adın adında ıslanan bir şehir ve sevişmek dersen acılarla zerresini hissederek yaşıyorum bunu etim morarmış dudağım susuz ve aç ve uykusuz ve yorgun sınırlarına yasaklanmış bir mutluluğun her tarafı tel örgülerle çevrili toprak dersen susuzluktan çatlamış çiçekler tohuma varmadan solmuş üryan bir yaranın içten kanaması istilaya uğramış bir ciğeri yağmalar gibi sonra demirden beter bir acı çıplak tende göç halinde ve durgun bir gece içimde bir şiir ey acının damıttığı sızı kaç irinli yara kaç yasaklı şehir kaç yasaklı dil kaç idam sehpası bu sevdayı yok edebilir ki kimliği yok bu yaranın bu acı benim bu can ve bu odama sızan kokun ve tenimde ellerin şimdi hangi yarama şiir basayım etimde dolanan bıçak ve şakaklarıma dolanan hüzün ve bu cinayet ve bu kirli yüz rüzgarın sesinde illegal bir yağmur damlası ıslaktı şakaklarım dokunmaya korktum körpe bir şafak vakti yine gel üşümek en çok seni özlerken güzel boğulmak kendi içimde ölüm kimliği yok bu yaranın kızıl bir karanfil sabahı kır zincirleri öyle gel ibrahim dalkılıç 07/07/2017 22:10 izmir |