Geçti:
Ayaklarına kapandï zamansız yağan kar, toprağın.
Sımsıkı kilitledi göğsünü: Yüzünde yanakları, elleri üşüdü düştü iki yana kolları sevincin Vurgunum ben sana: Yıldızsız geceler, karanlık ay kapanmış göğün kapısı perdeler Sevmek bir garip bir garip düştü ayrılıklar Kırma; Başucumda bir bardak su yatağımın yanında duran komodinin üstünde Vozadaki çiçekler solmaya yüz tutmuş Ayaklarına kapandï zamansız yağan kar, kırların.. Kuru üzüm gözlü hüzünler kurulmuş gözbebeklerine akşamın kaybolan yıllarını soruyor eski minder o eski sedirler gibi kurulu ahşap pencere önüne penceresi tül tahta panjur mutluluk sunuyor radyodan gelen incer ses sokaktan simitçi geçiyor sepetini ipin ucunda sal pencereden ah çiçekler solmuş saksıda yıldızlar parlıyor ayaydın sokaklar karanlığı toplayıp götürsün koyup bir torpaya gözaltı torbaları nerde akşam orda sabah her şey bildik eski tas eski hamam fısıldayıp duran yıllar kanlı bıçaklı çatışmada eskiyle yeni nereye kadar ne kadar sürecek hangi kapıdan geçecek hancı kentin ortasından geçen tramvay köprünün altından akan su açık duruyor iki lafın ucu bir sağa bir sola çekiyorlar parazitlendi radyoda ki ince ses karıştı kafalarda bütün dalgalar.. oysa ki; bir yol vardır önünde, ya yürürsün, ya koşarsın yada vazgeçersin ve her yol ankara: dışarda gece bir yalana inanmak ne kolaydır Zamansız yağdı ömre kar, kısa yaşandı baharlar Ayaklarına kapandı zamansız yağdı saçlarına kar, Kısa sürdü ömürde ilkbaharlar, ve ilk yazlar... Geçti: Nurten Ak Aygen 03/02/2017 |