BENDE BİLMİYORUM
Aralığın Otuz biri.
Varlığı hiçbir şey ifade etmezken, Bu olmayanları ne kadar çok anlam ifade ediyor insanın. Buzlu yağmurların altında , Bulanık denizlerin içinde kapkaranlık umutlar. Düşünüyorum , Karanlık bir şehrin içinde , Kış ayazından arta kalan, Kuru çatlak ellerde tutulan bir gece feneri gibi umut. Yanasıya sıkıyorum tüm kızgınlığımı avucumun içinde. Bu gece feneri kan revan patlasın ,paramparça olsun ellerimde. O kadar hasretim ki sıcak yazlara, Vuslat cam kırığı olsa, Buğulu ,isli ve beyaz bir duble meyhane rakısı gibi içeceğim, Gülüşleri ,tertemiz gençliğimi ,seni.. İçimdeki bu bozgun, Sessiz sinema meydan savaşları beynimde, benliğimde. Kimse bilmiyor, Sen de bilmiyorsun. Belki ben de bilmiyorum ,bende bilmiyorum. Tanrı yoktur diye dua ediyorum. Bu kadar acı ,kan ve hüzün sahipsiz olmalı. Yoksa hangi evrenin sahibi taşıyabilir omuzlarında, Her damlası bir tanrı boğan küfelerce tuzlu,çaresiz gözyaşını Sorularım ,soru işaretlerim tükendi. Bunu kimse bilmiyor, Sen de bilmiyorsun. Belki ben de bilmiyorum ,bende bilmiyorum. Herşeye rağmen nasıl bu kadar güzel olabiliyorsa hayat, Gündoğumunun yaralı senfonisi toprağı nükleer çiçeklerin yapraklarında Gıcır gıcır bir plak şarap içiyor ruh-i kulaklarımda . Dili boyayan masmavi bir çocuk şekeriyse gururum , Kader çizgimi doğrayasıya kesen bir keman yayıysa kızgınlığım, Lanet olası bir kederse yalın ayak bir dilenci gibi avucuma bırakılan, Dudaklarının kenarında ruju kurumuş , Alacalı tırnaklarıyla yüzümü parçalayan bir orospuysa İstanbul, Bu kadar kırılgansam ve ne kadar yalnızsam , Bunu kimse bilmiyor. Sen de bilmiyorsun, Belki ben de bilmiyorum ,bende bilmiyorum.. Demir Ferhat Bilal / 31.12.2016 |