şiir kadar uzaktım sana
güneşi anımsatan gözlerini sevdim önce
ıslak kirpiklerini kanayan yüreğini ve siyaha çalan saçlarını ve sesindeki titremeyi hiç dokunmadığım tenini hiç tutamadığım ellerini sevdanı, özlemini sevdim mutluluğa hiç inanmadım ama yüreğimde seninle mutlu oldum kurşun sesi kadar gürültülü bir şehirdeydim şehir griye örtünmüş bedenini içinde ölü bedenler hiç eksik olmaz ve barut kokusu sarar gökyüzünü ve adınla ağıtlar yakar gögsüm üstünde analar ve ciğerlerimde söndürür ateşini bu şehir şimdi hangi mevsim çiçek açar bu şehirde hangi karanlık aydınlığa kucak açar ve hangi güvercin kanat çırpar özgürlüğe bir şiire tutunur gibi boğazıma düğümlendi bütün sevda sözcükleri ve dilimde keskin bir bıçak acıyı bileliyor kimi zaman and içilen bir söz oluyordun kimi zaman bozulan bir yemin ama en çokta içimde kanayan bir yara oluyordun acılarıma el basa basa susturuyordum bir yemini dişlerimin arasında sımsıkı tutar gibi el ayak buz kesmiş bir hayatı seyrediyorum kör ve paslı bir pencere ardındayım yüzümde kar kırığı bir sessizlik ve şakaklarıma düşen bir ceset kadar suskundum ama toprağa düşen kuru bir yaprak oluyordum sonra toprağa düşen yaprağı göz yaşımla suluyordum ateşlerde yanıyordum küle karışıyordum bütün doğrulardan vazgeçiyordum her yanlışın içinde doğru bir şıktım ama hiç doğruyu bulmuyordu sevda bir şiir kadar uzaktım sana ama bir şiir kadar çok sevdim seni ibrahim dalkılıç |