O YORGUN TERENNÜM...Adsız rabıtam… Gergefim, sancım, bahtın sancağına Diktiğim umutlarım: Münevver bir günce belli ki tek ikbalim, Sırdaş bir kelam ezelden beri tek tesellim. Mabedim düşkün ve yorgun sırlara yüklerken fermanı, Çalamadığım mutluluğun hoyrat imlerine Takılı aklımın kuru pınarları. Tefrikası hüzün o köhne aşk’ın, Meramı saklı bir tehdit adeta İz sürdüğüm cümlelerin yüzü suyuna hürmeten Tek sıkımlık bir kurşun aklın firarı. Tümden geldim günbegün, Teğet geçti geçeli ırgat sevdaların Gönülsüz varlıkları, Bir hücre evinde bastım bağrıma Sırasız ölümünü kucaklarken Akıl almaz ifratını, sakil bir darbede Yüzleştiğim hayatın tüm detaylarını. Nidaların soluksuz ifşası O yorgun terennüm, Batılında ömrün gömmelere mahkûm Nice kayıp, kaymaların tecellisi O zeminde son bir dans Kaderin peçesi karartıya dönüşmüşken, Kırık bir niyaz yine varlıksızlığın şeceresine Sığınmak kadar akla zarar. Mücbir sebepler kadar hazin bir ifşa, Kerelerle uyutulduğumun sancısı belki de Kem gözlerde hazin bir isyan, Sökülen onca taş yerinden, Savruk nizamlara dikmek kadar da beyhude Sancağını mabedin. |