Sayfa 9-Nedamet“-her ağşam ya da fırsantını buldukçana ırafıklarınan m(uh)abbet ediyoz ırafıklar da kim biliyonuz yediğimiz işdiğimiz ayrı getmeyen Hasan agam, Yusuf agam bi de ben yediğimiz işdiğimiz ayrı getmeyo en gücükleri ben olsam da işlerinde yeynicek şargadanın en önde gedeni de benidim vallaha billaha böyüğ oldukları uçu(n) onnara hızmat benim boynumun borcu höyle bakıvısınnar, gupayı analarına gösderip ayağüsdü beklerin.. evelallah her dayim e(vi)mizde evde şişeler de emirlerine amade ya(hu)t da onnar evli-barklı olunşa da.. bizim ev dayima müsayit.. bulur-buşurur ıramatlık anam da tabakadan tütün.. sardılar mıydı deregap mıhdar çağma(ğı) çakarın.. varısa emme onarın yanda deye emme nedense ben işmen, öyleykene üsdüme siner tütün kokusu genzime işler mubarek otu(ru)ruz bi çeşme başına m(uh)abbet gırla.. “-haso, yuso, muso” deye nam saldık gari ebem “-ırafıkarıyın yannında an! gerisi tamam..” dedi …!! fırsant gollamaya nüzük galmadı o ğün geldi, dedim “-böyle böyle” ikisi iki yerden “deme len” dediler, Hasan agam “vallaha da billahada mı” Yusuf agam “ele ezzatını” Hasan Agam “sana, havada garada ölüm yok” oyusa “-nezman” deseler, “nerde” deseler “ule olum nassı oldu bu iş” deseler ortaya çıkacak.. hep barabarız çünküm “dedim valla..” dedim aslı mı var, yoğ emme; Sarıoğlunun garısının adını çıkardım.. an ehtibarıynan herkesin gulana su gaçırmış oldum duymayan-bilmeyen galmadı.. böğün dünne yarın ahiret yalan yalanıdı valla talla yalan, kelp ola(yı)n; yalan üşden dokuza şart ossun iki ğözüm öğüme aksın hurdan gakıp daa hora oturmak nasip olmasın evlatlarımın ölüsünü öpeyin.. yalan.. … emme netçen.. o ğün, şeytan dürtdü! de bi “bok yedik” işdee onnar sordukçana ben bire bin taha gattım etdiğim şerefsizliğe; neyimiş de yolumu ğözleyomuş da? mendil yollamış da? bana havasımış da? kendi yalanıma kendim de inandım onnar öğümden gaşdıkçana düşdüm ardlarına bire beş taha gattım, her tefasında süsledim, süsledikçene süsledim.. emme dedemin yüzü güle-düşdü hele ebemi görme gari ee nassı geri dura(yı)n nası(l) yalanıdı deyen hinci ebem sırtımı sıvaşladı “Allah senden ırazı osun” dedi oyusa; geldi geşdi ömrümde ne yan yana, ne anaç-annaca gelnişliğim ne yüzünü görmüşlüğüm ne sesini duymuşluğum mar hakk uçu zavallı Yeter Gelinin hiş mi hiş güna(hı) yoğudu dinime imanıma gabadayı da bi gelinidi melek desen de meleğidi, belki emme oldu hinci.. yay boşandı, söz ağızdan, ok yaydan çıktı bi kere netsem hiş bişi olmamış gibi olmadı ğetdi dirliği bozulmuş zavallının demek kine gözelik böle bişii “afıyon işmiş” deyvidiler, kendini intar etmiş gadersiz nur içinde yatsın.. duyunça barabar betim benzim attı Yusuf Agamın akküheylana atladı(ğı)m gibi savıştım öteyüze köye gelemedim belki on-onbeş gün belki taha fazla, “hurda e(ğ)leşdim desem yalan.. hiş bi yerde de eğleşemedim, dağda daşda bizim muk(u)at dilinde goca köyün.. herkeşin, her köyün, vizdan azabından böyük cehendem var mı.. i(n)san cehendemin dibinde yaşar mı ömür boyu bu ezabınan yaşanır mı dedim ya zorun zoru vesselam can duşmanımısa da bu azabı yaşatmasın Alla(hı)m sana hu gadarını deyen ki köylerin çocukları bile görse yüzümdeki nursuzluktan gorkar gaçardı yanılıp yenilip de çeşmeden mallarını sulayosa malları goyvurup daa gaçamadıysa salıvıdıklarını çok gördüm nalet ossun.. ?!! taha dünnadaykana yandım cehendemin dibinde bizim o(ğ)lan nalet olaydı dedemin sarı liralarına olmaya gedeydi üş beş davarı dedem de çok geşmedi öldü zati ölmedi de gurtuldu, getdi ya ben.. gurtulamadım cehendemden hep ne derin biliyon mu gardaşım, ? !!! Resim Özcan Doğan/Bademli |