yaşamak zor geliyor artık
hangi zaman aşımında
hangi umarsız yaşamda kaldık kim bilir nasıl özledik birbirimizi kim bilir kim bilir nasıl güneşe hasret sevdaya nasıl aç kaldık sen soğuk bir rüzgardın ellerimde bense avuç içlerimi dudağının buğusuyla ısıtıyordum bir kelebeğin ömrü kadar yaşamak isterken sende bir ömür boyunca sessizce seni bekledim nasıl gökyüzünün maviliğini sahiplendik nasıl denize aşık bir martı olduk ve nasıl gecelerce üşüdük bir bir ölümden doğar gibi bir sevdaya aç yaşadık kim bilir papatyanın yapraklarında aradık bir birimizi sokakların karanlığında kaldık çocukların gülümsemesinde en çokta güneşin kızıllığında ve kırmızı bir şarabın kanımıza karışmasında ve yorgunduk sonra uykusuz ve idam sehpası kurmuştuk göğsümüzün ortasına kim bilir nasıl sevdik bir birimizi kim bilir nasıl öldük tanrı şahitti acılarımıza ama sessizdi ama suskun ama dilsizdi biz yine sevmekten vazgeçmedik aynı gökyüzünün altında aynı acılara sarılıp aynı düşleri görmeye devam ettik şimdi kim bilir nasıl üşüyoruz nasıl özlüyoruz sıcacık bir eli sıcacık bir teni sıcacık bir gülümsemeyi ama yorulmuştuk ve idam sehpasında yaşamaya alışmıştık vakit dar, yaşamak zor geliyor artık. ibrahim dalkılıç 20/11/2016 23:15 izmir |