Mavi Ay PerisiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 19 Ekim 2016 Çarşamba
Kuşağı süze süze burçları seçe seçe, Tebessümü büyülü bakışları semavi Bir dolunay yükseldi; gece kutlu, Ay mavi... Yedi Kızkardeşler’i gizleyen mavi peçe, Yirmi yıl suskun lirle bozunca tılsımını Periler seyre açtı sahnenin dans kısmını. Narin kollar kıvrıldı, ipek tüller uçuştu Sen de dahil olunca, o an sahne tutuştu. Nasıl süzüldün bilsen periler arasına, Akla ziyan sihirken o yakudî gülüşün, Dansını da ekleyip gerisini sen düşün... Hekim, hekim ararsa şifasız yarasına Bil ki; görünmeyen ok, on ikiden vurmuştur, Ezelden dönen Dünya o an için durmuştur. Bir sır gibi sakladım bu büyülü rüyayı Anlamadan vuruldum nasıl çektinse yayı! Mavi Ay ışığında rüya ötesi sahne Sergilenirken niçin sızı duydum derinden? Nasıl çatlarsa billûr en kırılgan yerinden... Adı sevda değilse dilimdeki bu ah ne? Kalem alsam elime kor kesilir her satır Ellerim buz tutarken yüreğim çatır çatır... Ateşe bir tutam tuz atarsın hani, öyle İçim yandı sevgili, bu nasıl rüya böyle? Dilsizin dili ile ne kadar mümkün ise, Tarifi tarif etmek dediğim mavi ışık Perilerin de gitti, düşlerinle karışık... Bir esinti beklerken ruhuma çöken sise Sordum: -Beti benzi’nden niçin sıyrılır sedef? Dedin: -Turnanın gözü, ceylanın boynu hedef... Pusuya yatan Avcı o başlattı savaşı, Burçlar Kuşağı’na bak, Akrep’in yanı başı...’ Çok aradım sevgili silinmiş izlerini, Dilimde buruk kalan bir damlalık tadımdan Çakıllar kum kesildi bin bir yorgun adımdan. Baş koymaya taliptim bulsaydım dizlerini Simyacı düşlerimde altına döndü bakır, Sırra kadem basan yâr yolda iz mi bırakır? Mavi ışık peşinde bilemezsin kaç kere Savrulurken vurulup ecelsiz düştüm yere! Zihnim seçebilseydi zenit ile nadiri Avcı’ya soracaktım okun önünde durup Yerden burçlara kadar ibrişim köprü kurup... Nedense soluklaştı yıldızların kadiri Yükselen dolunaylar mavisiyle doğmuyor, Firuze ışığıyla kör gecemi boğmuyor. Düş ile de doldursan gönlümdeki boşluğu, Nasıl tadarım bilsen içmeden sarhoşluğu! Ateş soyundu peri, nasıl yanmaz ki âşık? Küllenmeyen efkârı hep benimle beraber Ne bir selamın geldi, ne kuş kanatlı haber... Her diyarda ellerim ayağıma dolaşık, Sabır gömleği giyip aradığım Mavi Ay Aldatıcı serapmış demek firuze saray. Ne yaprağı eylülün, ne çiçeği nisanın... Kader yüzüne gülmez peri seven insanın! |
NOT; Sayfamda şiirlerime yapmış olduğunuz o güzel değerli yorumların için ayrıca çok teşekkür ederim