SOYTARI BİR HÜSRAN...
Gevrek acıların iç burkan öyküsü
Yine demlendiğim gecenin kırık rotası: Kâh bir imgede takılmışlığım Kâh kundakladığım bir cümleye sızarken ikrarım. Sükût bellediğim onca maruzatı Mademki en derinde sakladım Demek olmasa da maharet, Kırgın bir kumrunun kırık kanadı kadar cafcaflı hayatın pervazı. Ne hengâme şu devran, Çatık kaşlı kelamda saklı en büyük rezalet, Gönülsüz urgan yansıtılmışlığın aykırı notası Tiz sesinden duymaya alıştığım kaderin Göz yumamadığım muamması. Akla zarar yanılmışlığım, Derken arpa boyu yollarda kala kalmışlığım: Hâşâ, ne isyan ne de teveccüh yüreğe, Altı üstü kırık bir lehçe işte Yüreğin koşturduğu. Irgalamaz beni, demelerine bakmadan; Sağı solu kovuşturmadan şu nemli gözlerde Büyüyen o aşkın coğrafyasında Bil ki; ne satılmış cümlelerim var Ne de yorgun bir tayfa hayli demli ve densiz bir cümleye Sığdıramazken külfet bildiği şu haczi yüreğin, Devrandan sanma ki ümidi kestim. Patavatsız ve nazlı bir kelam olmamalıyım oysa Hem de boyunduruğunda iblisin asla. Yeter ki tüy dikmesinler öksüz düşlerime: Ne saklı ne ifşa ettiğim, Tek ben bilirim bir de İlahi Adalet, Sonrasızlığımın cürümünde bir yangınım madem, Sönmeye bil ki hiç yoktur niyetim. Ruhumun paslı tellerine takılı bir serzeniş, Nifak sokansa hayatla arama kim bilir hangi esareti mabedimin, Güne sığmaz yarına ise hiç; Dünden kalma bir dermansa asla değilim: Kovuşturduğum büyülü sarkacın kayıp mirasında kala kalmışlığım, Nedenleri niçinleri çoktan ayıkladım: Minvaline sığındığım hangi mim ise, Yüreğin kepengini asla indirmediğim hangi badire ise Asılı kaldığım kancasında kâbus bellediğim sırdaş gecenin: Akla zararım, yüreğe söz geçer mi; Boğulma ötesi sükutu deler mi Suret bellediğim o kıyamda Nadide bir telaşla satır arasına gizlendiğim. Omurgamın düşüşlerinde saklı bir kerevet: Sağ ayağımın ökçesinde gizil bir rehavet, Paytaklığı cümlelerin bir tefrikada saklı nizam, Densizliğin kuytusunda soytarı bir hüsran. Kırık payeler verdikçe evren, Kırıldıkça fevri yüreklerden esen sitem Ve taştıkça boş boğaz imgeler, Hoyrat bir sevda başlar: Gecenin kim bilir kaçıncı vakti? Deryalardan kopan bir kütle işin aslı, Derinde en aykırı mizacı belirsizliğin tasası, Bir hüküm belki de bir cürüm; Yerli yersiz ettiği telkin sitem bildiğim Yorgun telaşım. Adı olmayanlara mensup bir günce: Sağ kaşımın altında da mı var gözün dercesine, İndinde rahmetin Asla boykot etmediğim hangi aklı evvel cümle ise Savsakladığım kaderin densiz seyrinde Hopladıkça en tepeye Saklı tuttuğum bir mecrada Boyun eğmekse asli görevim: Başım gözüm üstüne yüce Rabbim. Derdin temasında mı saklı çözüm Yoksa ikili münasebeti yürek ve nefsin? Ah, demekten yorgun düşerim bazı bazı, Takriben bir ömür üstüme çekmedim huzuru. En atlas rütbe, En gizemli lehçe şu faninin gün görmemiş bahtı. |