haberin yokyokluğun bir kurşun sesi gibi gelip vurur sinemden ve ben mevsimsiz bir sonbaharı yaşarım hüzünlerim hep yaprak döker bu mevsimde sonra her yağmur damlasını koynuma akıtır maviye çalan yalancı bulutlar bulutlarda hüzünlenirmiş bunu koynumdaki yağmur damlaları söyledi ve ben bir türkü bir şiir bir söz olup kaybolup giderim gecenin karanlığında dağ başlarından güneş yüzüne yansıyınca kırlarda serçeler dans etmeye başlar ve uzun bir yolu soluksuz gidersin, tek başına nefesin rüzgarın uğultusuna karışır saçlarının kokusunu öyle içine çekersin sanki bir çiçeği koklar gibi sonra sokaklar gecenin sessizliğine terk eder yalnızlığını sokak lambaları içini aydınlatmaya yetmese de şehrin güzelliğini yansıtır bir bir ilk aşk gibi son aşkı ararsın için buruk için karanlık için ölü bir mezar yığını gibi bir ateş düşer tutuşur gece alnında soğuk bir özlem gezinir ellerin gülümseyen bir çiçeği arar parmakların susuz bir toprak gibi kalmıştır ve belki susuz çöllerde kalmışsın da haberin yok geceler karanlıktır ürkütür seni şimsek seslerine karışır çığlıkların yağmur yağmur üstüne yağar alıp götürür tüm özlemlerini acı bir siren sesi gibi uzaktan yakını özlersin yakınlar ölmüştür haberin yok mesafelerde ölmüştür ve sen ben bizde ölmüşüzdür haberin yok ibrahim dalkılıç 21/09/2016 21:25 izmir |
yine çok güzel bir paylaşım
Tebrik ediyorum...