Tırtar / Horata
“-bi de amadın öküzü varımış bilisiniz de(ğil) mi?
hanı amat deye bi adamın biri memet ağaynan ortak öküzle sürüp dururlarkan çifti memet ağanın öküzü ölmüş “öküz öldü ortaklık bitti” hekayesi amat ağa bi öküz daha alama(ya)cak, ortakçılığa tarla veren de yok satlığa çıkarmış öküzü bi bazar gönlünden geçen fiyeti veren olmamış ikinci bazar o daha aşşaya vermeye ırazı olduysa da alıcı çıkmamış derkene; o bazar, bu bazar gelen geçen herkeş Amadın Öküzünün dişine bakıyo gediyo bi bazar, iki bazar derken yanından geçenlere bile açıp ağzını gösdertmeye başlamış senin Amadın Öküzü” darbı mesel işde ossun olmasın, münasebeti minevsizlik etme her konuyu herkese eletme "amadın öküzü gibi dişlerini her gelip-geçene gösterme her şeyin bi mekanı-zamanı yeri-yurdu, yolu-yordamı vardır Gonya Ovasında sışcak yer aranmaz emme meydanda da eşek guyruğu kesmeye durulmaz kimi uzun der, kimi gısa elin ağzına bakan kimseye sesini duyuramaz” “-epap o zamanlar eğlençe mi var deceğin “temsilde hata olmaz” “söz vahtında açılır” bi gün gene böyle ova harmanında yatıyokan ortalık ay aydını serin ilerden geriden gonuşurkan senin bu Feyzulla(h)’ın güçcük o(ğ)lan(ı)na tutuşmuşlar ba(h)sa yeni yetme gopil bişiy o’da "-yok işde köye gedip gelebilirin" “-yoog işde gedip de gelemezsin” seninki topukları yağlayo, köye ağıyo Zırtlan Deresine de geliyo “-guuk!” deye bi ses seninki “-beni gorkutmağ isteyollar” deye beg oralı olmayo emme bi “-guuk” sesi daha “-ey ” “-guuk” “-ne!” deyo derkene bi “-guuk” sesi daha “-ehn” deyo bi “-guuk” sesi daha “-Feyzullahın oğluyun” bi “-guuk” sesi daha “-Doğan” deyo bi “-guuk” sesi daha “-köye gediyon” bi “-guuk” sesi daha “-tamam” deyo “-geri dönüyon” güpüredek gelividi, bobası “-n’oldu len” deo böyle böyle, “-ülen dabansız , get ordan Allah eyliğini versin o üğüdür ” dedi de! değcem epap ne horatalar olurdu yauv. ne eğlençeler cık, cık.. cık” “-hele Kelarif Gara Helimeye akşamleyin “-sığır çobanı “habar edivin bi” dedi düğen buza(ğı)lamış” demiş, “-dulgarı yayan-yapıldak gecenin geçyarısında terkisinde senin bu Avilden’inen enivimiş tokada gavur eziyeti valla len” “-insanlık, hatır gönül o vahtın behrinde hinci nerde, erke(ği)sen, horata et birine de bakayın bi seni göre(yi)n” “-hıımm Gara Helime de netmiş amma” “-netmiş len” “-daha netçek yau” “-yau arkadaş netmiş deyoz” “-ne etmemiş ki” “-yau epap netmişise annadıvısan ya” “-yau sahi bilmeyonuz mu”, “-?” !! “-len Güllük Gediğinin altında, Aşşa Melleli Dereli’ynen ıras gelmiş az ilerde de senin Kel Arif geçi güderimiş bizim köyden geden gapalıyı sormuş ne bilsin Dereli de, ha zahar Gara Helimeden duyduğunu deyvimiş “sizin köylü Yalavaşda okuyan bi çocuk varımış da! gaza mı ne geçirmiş ona gediyollarımış” bu yarenniği duyunşa senin Kel Arif geçiyi unutmuş, kepeneği atıvımış da taa şosayı buluvumuş ha senget yandan gelen bi gamyonunan soluğu Yalavaş’da alıvımış tabi o zaman Yalavaş da bi onun o(ğ)lu okuyomuş, Dereli ne bilsin.. hemen ordan hasdaneye seğirtmiş; yok öyle bişiy okula varıvımış, tabi çocukları bilmeyo ya kimseye soramamış emme bi gaza emaresi yok sormuş soruşdurmuş.. ne gaza ne bişiy.. izinin üsdüne köye ğelmiş “-Helime Aba hakgetden o gapalı neyimiş-imiş” “ged ordan öte yannına Kel Arif hankı gapalı” “yau otopis” “ne otopisi, ne bileyin ben benim alt tarafım bi dul garı ne bilirin gapalıyı, eşgarayı” “-yau sen demişsin ya hani” “-kime, ne demişiyin” “gapalı, .. hanı Yalavaşda okuyan çocuk gaza geçirmişde, ona gediyollar” demişsin ya Dereli’ye “Kel Ariiff ben sana öyle bişiy dedim mi” “yau Yalavaşda okuyan bi çocuk gaza geçirmiş deye demedin mi” “haa! o! muu? ben dün olmuş deye bişiy demiş miyin taa Garip okurkana kı bi me(v)zu !! hemi de Yalavaşda okuyan hiş bi çocuk gaza geçirmemiş mi” “-yau aba valla bana taa Yalavacı bulduruvudun. ! hu yok günümde, .. Alla(hı)n aşgına senin benim canıma gasdın mı var.. ? ya galbim filen sukut ediviseydi, koca Gaziri Ovasını har solukda seğirdiminen geşdim bi gaza geçirsemidi ..!! ya davar belinsegetseydi ya bi zıyana girseydi senin hu etdiğin ümmet-i müslümannığa sığar mı yaa” “-yaa!!!!!! Kel Arif ;!! senin geride iki dene daa olun var benim biçcik ineğim, dul garı halimde gecenin leylisinde benim gısır inee(ği) sen nası(l) doğurtdun öyleye senin de o(ğ)luyun başına gaza-maza gelebili(r) de(ğil)mi” “-pes valla, Helime Aba ben sana horata etdiydim” demiş Kara Helime de “-ben de sana Arif” demiş “-ben de sana” ve eklemiş “-sen yat kak horata olduğuna şükret Allah beterinden saklasın” “amin Helime Aba amin” “ha! şöyle” DİPNOTLAR amat : ahmet minevsizlik: olmadık zamanda, ilgisiz kişilerle, alakasız bir konuda, gereksiz yerde uzun-uzadıya lafı uzatmak gopil: gürbüz apalak, 8-10 yaşlarında, yeni yetme delikanlı zırtlan/sırtlan: etçil birhayvan eeey: buyur, efendim tabansız: korkak, yılgın, cesaretsiz üğü:baykuş, gece kuşu yayan yapıldak: yaya olarak, çaresiz-yorgun-zorlukla-sıkıntılı tokat: sürüdeki sığırlardan sağılmayacak olup köye de gitmesine gerek olmayan hayvanların geceleri kaldığı etrafı çevrili avlu behrinde: zamanında, o vakitler, hinci: şimdi horata: şaka, latife ağır şakaya : eşşek şakası denir |
ben sana horata etdiydim” demiş
Kara Helime de
“-ben de sana Arif” demiş
“-ben de sana”
ve eklemiş
“-sen yat kak horata olduğuna şükret
Allah beterinden saklasın”
“amin Helime Aba amin”
“ha! şöyle”
Sadece anılarda şaka kalmış.Şaka yaparsanız sonucuna katlanmak
zorundasınız.Anlatılan şakayla şiir görün bakın bizde ne Nasrettin
Hocalar var diyor sanki.Eğer şaka yapıyorsan sana yapılan şakaya da
katlanacaksın.Ne derler:"Gülü seven dikenine katlanır."Şakanın sonu
kimseye maddi,manevi zarar vermemeli,gülme,güldürme ile bitmeli.
Şaka yapmak ince ve hassas bir konudur.Şakaların dozu iyi
ayarlanmadığında sorunlara yol açabilir.Kaleminizden yöresel şiveli
anlatımlı şiirinizi beğeniyle okudum.Tebriklerimle.Saygıyla.