ANNEMLİ SEVDALAR...
Hecelerin sinsi birlikteliği:
Kayıtsız yeryüzü düşkünleri… İmgeler somurttukça İçin için inleyen aşk’ın sırnaşık husumeti; Hayli doğurgan o ırgat yüklemlere sinen Kurşuni gölgelerden seğirten imleçler: Düş pazarına kurduğum iskeleti yüreğin: Hayli kırılgan, Dokunsan ağlayacak, dememe ne hacet, İndinde kıskıvrak düş simsarları. Ürkek nidalardan noksan, Anlık veryansınlara sıçrayan öfkesine delalet kimi zaman; Kiminde kambur, kiminde illet. Adından ve sevgiden bihaber nice kekremsi insan: Adı sanı konmamış doğmamış çocuğa Biçilen kefen: Anasının rahminde, Reşit bir sevgiye muhtaç; Kıblesinde husumetin, Devingen meftalara yelken açmışken kâinat: Topla hadi sen de, dercesine Sığıntı bir külfetmişçesine Tozu dumana katmakla mükellef Yine acıdan ibaret. Bir katre de olsa razıyım: Razıyım ezelden, rükû edecek o cümlede saklıyım. Saklıyım belki de tamamen yarım, Ötelenirken yarınlarım: Gıyabında aşkın Yoksun kılınmaktan da öte… Med-cezirin gölgesi en derin sükût; Unutmaktan gayrı unutulmak: Ektiğim umutlar kadar salkım saçak olsam da Sığındığım tesellinin tecelli ettiği Sona kurulu alarmın rütbe kıldığı Gece yarısı: Makberi öldürücü darbelerin, Sinenden öte sindirildiğim gıybet akşamları, Buhranı külfet bilse de insanoğlu Ve saf kan aşk’ı hezimet addeden İnsan simsarları… Kınında saklı olsam keşke reçine saflığın: Sevgiden müebbet giysem ve giyse evren: Konuşlansa vicdanlarda asalet, Bir parça da düş çalsam Ve salsam yarınlara. Azıcık haşmetli olsa da indinde vakur yalnızlığın O çürük dişinden sızan irin: Kavuşmayı dört göz beklediğim bilinmezin rahminde Doğursam neşeyi Ve dibine sığındığım dizi annemli sevdaların. |