firari bir sevdanın sürgünüyüm
meskenim hüzündür benim
sığındığım, soluklandığım, yaşadığım cepkenim gözyaşımdır benim biriktirdiğim, sakladığım, döktüğüm gittiğinden beri sulu sepkenim dolduğum, sarsıldığım, ağladığım havada hüzün kokusu var itizar var affa dair itiraz var aşka dair intizar var ol âfete dair raf raf itiraf var hüzne dair ağlıyor biri besbelli nümayiş içinde ama yapayalnız kanıyor yüreği sürekli asayiş berkemal değil onda yüreği kaburgalarına değiyor öylesine çarpıyor şiddetli intihar var yokluğuna dair karanlığın en dibinde, tek başına elinde sigarası bir nefeste tükettiği aşka dair dilinde makarası yaşamı sardığı yüreğinde feryadı öldürdüğü bülbüle inat aklında zoru var illa ki durup dururken ağlamaz ya insan avaz avaz susmaz ya da nedensiz kafayı yemez içini faş etmez herkese öyle yandıkça küllenir, yandıkça demlenir yandıkça güzelleşir, serpilir benim sancılarım çoğaldıkça anlamını bulur ağrılarım arttıkça sevdam değerini bulur havada hüzün kokusu var yanıyor biri içten içe bu rüzgar ondan böyle elemli esiyor bu hava ondan böyle hüzün kokuyor ilk yağmur damlası deyince toprağa nasıl da kokar toprak gözyaşları da deyince cana öylece hüzün kokar tarla tarla hüzün çiçeği olmuşum yaprak yaprak hüzün açıyorum havada hüzün kokusu var biri tabakadan tütün sarıyor kaçak besbelli, kokusu nefesimi kesiyor dumanı genzimi yakıyor firari bir sevdanın sürgünüyüm illegal bir aşkın müdavimiyim memnu olan ne varsa memnunuyum sana gelmek kolay da sende kalmak çok zor seni sevmek kolay da senden sevilmek çok zor bir gider seni tarumar eder yersin sillesini feleğin yedi düvel söversin ama nafile gelmeyeceğinden eminsin çekip gidersin bir akşam karanlığı gibi tozunu toprağını silersin bu yeryüzünde izini kaybettirirsin, iznin çıkmaz olur bir daha deli dolu bir sevdaya takılırsın kuru bir hülyaya yağmur yüklü bulut gibi çöker kalırsın aniden dermanın kalmaz sevmeye inceldiğin yerden koparsın dağılırsın tespih tanesi gibi ortalığa sevmelerin anlamını yitirir hasretlerin tazeliğini kaybeder yalnızlığın yalınkat olur daha çekilmez bir hal alır işte o vakit adamakıllı terk edildiğini okkalı şamarı yediğini enseni kaşıyarak öğrenirsin havada hüzün kokusu var ektiğim tohumlar hüzne durmuş doğan güneşim, açan çiçeğim esen yelim hüzne meyyal ey ölüm meleği, vakit tamam değilse bile gel beni al güneşi görmeden açan çiçekten illa ki hayır gelmez annesini görmeden dünyaya gözlerini açan bebekten imkanı yok asla mutlu bir adam çıkmaz mutlu bir adam çıkmaz |