Kabuklar ve irinler
Yaratılırken
Kaza süsü verilmiş benim bu ellerime Bu yüzden Erken öğrendim Ölümü Kalımı Yarınsızlığı Ve Yalanı... Sokak boyu dilim diş etlerime karıştı ve zevkle çiğnedim etimi kanayan ne çok şey birikmiş içimde Ben çok kere tattım kendi etimi isteyen herkes tadabilir kendi etini... Sana ölümler getirdim diye bağırıp duruyor işte gülerek Ah rabbim içim dışım mezarlık olsa ne yazar Gülüşüne assınlar beni Gıkım çıkmaz sende biliyorsun bende... Şiir yazıyorum sonra siliyorum günlerdir seni öpesim var Benim seni tanıdığım günden beri öpesim var Kadınlar geçiyor kıpkırmızı unutulmaya yüz tutmuş bir dili konuşur gibi seviyorum onları Unutuluyoruz sonra dökülmüş dişleriyle gülümseyen ihtimallerin peşi sıra... Çok sigara içiyorum bugünlerde çoklu organ yetmezliğinden ölmeyi planlıyorum yirmi yıla Acı/kıyorum ve içime atıyorum Neyse diyorum neyse ki ölüyüm ya yaşıyorum zannetseydim kendimi Öyle iyi şiirler yazamıyorum mesela kapıyı vurup gidemiyorum yarım yamalak uyuyorum Dünden kalma çayı ısıtıyorum Papatyaları eziyorum özellikle basıyorum çimlere... Yaratılırken Kaza süsü verilmiş benim bu ellerime Bu yüzden titreyerek öpüyorum ya kuşları Yaratmasaydı Tanrı kuşları Meyletmezdim elbet ben de gökyüzüne... Hoşçakal ve elveda arasında ne varsa var beni ilgilendirmiyor artık... Gülümseyerek kabulleniyorum kabukları ve irinleri... |
Hem gülümsetti, hem düşündürdü beni..
Tebrikler..tebrikler çokca..