İmâ...Sen masaya ellerini uzatırsın ellerin öyle güzeldir ki masa kalkıp gider Masanın kalkıp gitmesi de senin ellerin de kül heyecanlara gebedir kuş kadar yürekte... Ciğeri sökülesi şu kentin kaldırımlarında volta atan Şairler , ayyaşlar ve pezevenkler birbirine öyle çok benzer ki inanamazsın Oysa Hepsi bu benzerlikten ölesiye nefret eder Biri bir şiir yazar Üç yüz/üncü sigarasını yakmıştır bir başkası Bir başkasının gülüşü durur oracıkta boğazında Yutkunamazsın Sen bademciklerim şişti sanırsın Ben ölüm gibi bir şeydir aşk ne öldürür ne yakanı bırakır derim... " Ölmek yeni bir şey değildir bu dünyada ama yaşamak da yeni bir şey olmasa gerek." der Sergey Yasenin Fiyakalı sözler biriktiriyorum ütüsüz gömleklerimin yaka ceplerine Sana benzeşiyor Gırtlağıma düğümlenen herşey Eylülü bekleyen kadınlar yolu tutmuş Yol eylül kesiği Ben ellerinde sevilmeye yer var mı bi koşu bakıp geleceğim diye terliyorum günlerdir Ter kokan yaraların iyileşmesini beklemek büyük ahmakların ve şairlerin işidir... Dört bir yanımızda konuşulmuş şeyleri yaşıyor ve bundan mutluluk duyduğumuzu zannediyoruz... Konuşumamış şeyler yaşayabiliriz bakışılmamış öpüşülmemiş ve hatta bahane edilip sevişilmemiş şeyler Herkes kör sağır dilsiz diye bir imâ’m yok benim... Ama çoğumuz ya korkak ya yavşak diye bir imâ’m var!... |